Çocuklar bizim de, sen

Hiddink, A Milli Takım'ın başındayken hastalıklarımıza teşhis koyan ama ilaç yazmayan teknik adamdı. Neyse rahatsızlığımız, bizi iyileştir diye o koltuğa oturtmuşlardı onu. Lucescu, La Gazzetta dello Sport'a Türkiye'nin teknik direktörüyken verdiği röportajda "Beşiktaş, F.Bahçe ve G.Saray'dan alacak futbolcu bulamıyorum" diye dertleniyor, bizi İtalyanlara şikâyet ediyordu. İtalyan da ne bilsin "Mecbur musun o takımlardan futbolcu almaya" diyemedi elbette. Kuntz, Ermenistan beraberliğinin ardından gerek medya gerekse sosyal medyada futbolseverlerin yanlış 11, yanlış değişiklikler teşhisine alınmış olacak ki şu yanıtı verdi: "Neyi eleştiriyorlar" "Biz Eskişehir'de soğuk gelen çi böreği, sosu az konmuş Balaban kebabını eleştiriyorduk, 'sen'lik durum yok hocam!" mı dememiz gerekiyordu. Japonya maçı öncesi eleştirileri "Türkler çok karamsar" diyerek yumuşattı. Oysa biz karamsar değil, endişeliydik. Milli Takım'ın hocasının İstanbul takımlarının tribünde sete çıkmış amigoları aratmayan medyasının baskısı altında kaldığını, yurt dışında oynayan oyunculara gözü kapalı açılan ya da