İstanbul mesajları

KATİL - Soykırımcı Netanyahu'nun 13 Haziran günü İran'a saldırmasıyla başlattığı çatışma, 4 günde tırmanarak savaşa dönmüştü.
ABD Başkanı Trump'ın etrafını saran Evanjelist-Siyonist Pentagon, CIA ve silah baronları, İsrail'in yanında savaşa girmeye zorlanırken, Rusya lideri Putin, İran-İsrail savaşının '3. Dünya savaşı' riskini arttırdığını ilan ettiği çok kritik bir zamanda, Başkan Erdoğan- Türkiye, BARIŞ DİPLOMASİSİNİN KALBİNİN İstanbul'da atmasını sağladı. Türkiye'nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen 2 milyarlık İslam dünyasını temsil eden İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) 51. Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı, dünyanın gözünü kulağını İstanbul'a çevirdi. Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, İslam ülkelerine ümmet için birlik çağrısı yaptı. "Türkiye olarak bölgemizde sınırları kanla çizilecek yeni bir Sykes-Picot düzeninin kurulmasına izin vermeyeceğiz" diyerek de İsrail ve arkasındaki küresel güçleri uyardı.
"Bundan tam 90 yıl önce Hitler'in çaktığı kıvılcım nasıl ki Pasifik'ten Atlantik'e, Hint Okyanusu'ndan Kuzey Denizi'ne kadar bütün dünyayı ateşe attıysa bugün Netanyahu'nun Siyonist emelleri de bölgemiz ve tüm dünyayı büyük bir felakete sürüklemekten başka bir gaye taşımıyor'' ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın İstanbul'dan dünyaya verdiği tarihi mesajın finali çok içten ve derinlikli oldu: "İstanbul'un kaderi Şam'ın kaderinden; Bağdat'ın, Kahire'nin, Sana'nın kaderinden;
İslamabad'ın, Kabil'in, Trablus'un, Tahran'ın kaderinden; Mekke ile Medine'nin ve elbette Kudüs'ün ve Gazze'nin kaderinden ayrı değildir.
Türkü, Kürt'ü, Arap'ı, Farsıyla, Sünni'siyle, Şii'siyle, Alevi'siyle, Afrikalı, Asyalı ve Latin Amerikalısıyla ve diğer tüm mezhep ve kökenleriyle Müslümanların kıblesi gibi kaderleri de ortaktır. Her birimiz la ilahe illallah Muhammedün Resulullah diyoruz.
Söz konusu ortak davalarımız, ortak çıkarlarımız olunca farklılıkları bir yana koyup kenetlenmek boynumuzun borcudur. Ümmetin sesini ve vicdanını temsil eden teşkilatımızın bu toplantısında, İsrail'in tüm bölgeyi yangın yerine çeviren politikalarına karşı duruşumuzu açıkça dünya kamuoyuna duyurmamız gerekiyor.
Çok kutuplu dünyada 2 milyarlık İslam aleminin tek başına bir kutup haline gelmesi şarttır. İslam dünyasının çok daha büyük rol oynayacağı ancak aynı zamanda daha fazla sorumluluk üstleneceği bir dönemin arefesindeyiz."