EKREM İmamoğlu'nun yolsuzluk ve terör örgütüne yardım iddiasıyla soruşturma kapsamında ciddi belgelere dayanarak tutuklanması sonrası CHP içi tam karıştı.
Parti içi klikler kılıçları çekti. CHP KAYNAYAN KAZAN. İçine düşen de yanıyor, dokunan da yanıyor. Özgür Özel'in genel başkan seçilip içine düştüğü durumu meşhur halk müziği sanatçımız rahmetli Neşet Ertaş'ın "KENDİM ETTİM, KENDİM BULDUM" türküsü çok iyi anlatıyor.
İmamoğlu, suç örgütü kurmak ve yönetmek, rüşvet almak, irtikap, hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydetmek ve ihaleye fesat karıştırmak suçlarından tutuklanarak Silivri Cezaevi'ne gönderildi.
Görevinden uzaklaştırıldı.
Ekrem İmamoğlu'nun ciddi belgeler, MASAK raporları, telefon eşleşmeleri. bazı CHP'li isimlerin bizzat şikayetleri çerçevesinde çok hacimli soruşturma dosyaları üzerine mahkemece tutuklanması sonrası CHP bir başka sarmalın içinde kıvranıyor.
Bunun sarmal, ŞAİBELER SARMALI... CHP'nin büyük kurultayının ve CHP İstanbul İl Kongresi'nin bizzat CHP'li isimlerin şikayetleri ve ifadeleri üzerine iptal soruşturmaları sürerken 6 Nisan'da yapılması planlanan CHP Olağanüstü Kurultayı'nın iptaline ilişkin Ankara 31'inci Asliye Hukuk Mahkemesi'nde yeni bir dava açıldı. 6 Nisan Olağanüstü Kurultayı'nın iptali için Hatay Eski Belediye Başkanı Lütfü Savaş, ikinci başvuruda bulundu.
Eski CHP'li Lütfü Savaş'ın dava dilekçesi dikkat çeken iddiaları içeriyor. Dilekçede, söz konusu olağanüstü kurultay çağrısının, 38. Olağan Kurultay sonucunda oluşan mevcut genel merkez yönetimi tarafından yapıldığı, bu çağrının usul ve esas hatalarıyla malul olduğu, o nedenle kurultayın sonuçları ve parti organlarının hukuken yok hükmünde bulunduğu savunuldu.
Olağan kurultayın iptaline ilişkin olarak Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesi ve diğer delegelerin açmış oldukları kurultay iptal davaları ile yargı sürecinin devam ettiği aktarılan dilekçede, 38. Olağan Kurultay sürecinde gerçekleştirilen bazı işlemler ve uygulamalara ilişkin olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının ceza soruşturmasının da devam ettiği kaydedildi.
Dilekçede, şu ifadeler yer aldı: "Bu soruşturma, kurultayın sadece hukuki değil, aynı zamanda ceza hukuku bakımından da sakatlandığını göstermektedir.
Tüm bu nedenlerle mevcut Genel Merkez yönetimi yetkisizdir ve yaptığı kurultay çağrısı mutlak butlanla sakattır. Bu çağrı, parti tüzüğüne, siyasi partiler mevzuatına ve hukukun genel ilkelerine aykırı olup tam kanunsuzdur ve yok hükmündedir. Bu itibarla 6 Nisan 2025 tarihinde yapılması planlanan 21. Olağanüstü Kurultay'ın yok hükmünde sayılması halinde yetkisiz organlarca geçersiz bir karar doğrultusunda kanunsuz olarak yapılmaya çalışıldığı dikkate alınarak, kurultayın iptaline ve seçim sürecine ilişkin işlemlerin durdurulmasına karar verilmesini saygılarımızla arz ve talep ederiz.'' 15 Şubat 2025 tarihinde Lütfü Savaş, avukatı Onur Yusuf Üregen aracılığıyla Asliye Hukuk Mahkemesi'ne verdiği dava dilekçesi üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı "kurultay günü para karşılığı oy kullandırıldığı" iddialarına ilişkin soruşturma başlatmıştı.
İlk iptal başvurusu sonrası savcılığa Lütfü Savaş şunları söylemişti: Müvekkil yaptığı araştırmalar neticesinde birçok kurultay delegesiyle konuşmuş ve konuşulan delegeler için; şu anki parti yönetimi ile yerel yönetim kademelerinde bulunan kişilerin seçim sonucunun değiştirilmesi için delegelere baskılar kurulduğunu, delegelere oy karşılığı ev ve arabalar verildiğini, delegelerin konakladıkları otellere bavul bavul dolarlar getirilip delegelere dağıtıldığını, iPhone telefonlar ve iPad tabletlerin oy karşılığı verildiğini, yine bazı delegelere iş imkanı sağlamak sözü verilerek seçim sonucunun değiştirildiğini sosyal medya ve haberlerden açık bir şekilde dile getirildiğini görmüştür. Kaldı ki basına yansıyan ve ekte sunulu haber metinlerinden de görüleceği üzere, söz konusu kurultayda oy kullanan bir kısım delegeler ve yakınları İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde işe alınmışlar ve yine birçok delegeye belediye başkanlıkları olmak üzere siyasi görev olarak sözler verilmiştir." Lütfü Savaş, "2 adayın bulunduğu seçimde yalnızca 18 oy farkla mevcut genel başkan lehine sonuçlandığı, irade fesadı halleri kapsamında suç işlenmeseydi, 10 oyun mevcut genel başkana değil de diğer adaya verilmiş olması halinde seçimin diğer aday lehine sonuçlanacağı net bir şekilde görülecektir" ifadesini kullandı.