Seçmenin motivasyonu ve aks değişimi!

Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, propaganda sürecini doğal olarak, 21 yıldır iktidarda olan AK Parti'nin eksiklikleri, hataları ve metal yorgunluğu üzerine kuruyor. Umut veren bir dil ve söylem kullanıyor. Seçmeni ikna edebiliyor mu bilemem ancak daha önce söylemediği şeyler söylüyor. Retorik, AK Parti'nin 21 yıl önceki dönemine benziyor. Statükoyu değiştirmekten bahsediyor. "Yapacağız, edeceğiz" diyor. Emekli ikramiyelerinin artırılmasından, kamuda liyakatten, işe alımlarda sözlü sınavın kaldırılmasından söz ediyor. "Cumhurbaşkanı seçildiğimde beni eleştirebilirsiniz, kimseye dava falan açmayacağım" diyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da geleceğe yönelik umutlu ve olumlu bir dil kullanıyor; "Biz yaptık, yine biz yaparız. Tecrübemiz ve birikimiz var" diyor. Farklı toplum kesimlerinin sınırsız ihtiyaçlarını, talep ve beklentilerini karşılayabilmek için iktidar kudretini sonuna kadar devreye alacağının mesajını veriyor. İşte tam da bu noktada muhalefetin seçmenin gözünde bazı handikapları ortaya çıkıyor. İktidar da bunu doğal olarak kampanyasında kullanıyor. Toplum hayatı, yargı, özgürlükler, sosyal politikalar ve ekonomi konularında muhalefetin ortaya koyduğu somut vaatlere rağmen seçmen, kazanımlarını kaybetmekten ve işlerin çok başlı yapıda daha kötüye gitmesinden endişe ediyor ya da öyle hissettiriliyor. Dış politikada; Doğu Akdeniz'de petrol arama çalışmaları, ABD ile ilişkiler, Rusya ile ilişkiler, Suriye meselesi ve terörle mücadele başlıklarında, savunma sanayi adımlarında alternatif hükümetin geri adım atacağı ve kazanımların kaybedileceği yönündeki algı bu tarafta sürekli işleniyor. Öte yandan parlamento seçiminde kendi adaylarını Yeşil Sol Parti listelerinden çıkaran, cumhurbaşkanlığı seçiminde ise Millet İttifakı'nı destekleme kararı alan HDP'ye yönelik yaklaşımın önümüzdeki dönemde ne olacağını seçmen kaygıyla takip ediyor. Buna, listelerde partilerin kontenjanından yer bulan bazı isimlere yönelik rahatsızlıkları da eklediğinizde ortaya bambaşka bir tablo çıkıyor. Seçmen akacak bir mecra arıyor ancak bazı kaygıları nedeniyle bundan imtina ediyor. Kaygılı seçmeni ikna edecek yollar ve yöntemler geliştirilmeli, partiler kırmızı çizgilerini netleştirmeli Herkes seçimi kazanmaya odaklanmışken, seçim sonrasında bizi nasıl bir ülkenin, ekonomik ve jeopolitik hangi şartların beklediğini ise kimse konuşmuyor. Fay hatlarının tam ortasından geçtiği bu güzel ülkeyi en azından ulusal meselelerde tekrar Türkiye İttifakı ruhuna döndürmek, zorlu coğrafyamızdan kaynaklı jeopolitik etkileri bertaraf etmek, yargıyla ilgili sorunlarımızı çözmek, ekonomik meselelere günübirlik değil, kalıcı sorunlar üretmek durumundayız. Zor günleri aşabilmek için ortak bir akla ve herkesin tecrübesince katkı vereceği ortak politikalara ihtiyaç var. Herkesin bildiği ve birbirinden gizlediği sırlarımız var. Değişen dünyada, çok kutuplu düzende; ekonomik, siyasal, sosyolojik ve jeopolitik olarak ülkeyi yönetmek o kadar kolay olmayacak. BAKANLAR SAHADA Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde restorasyon ihtiyacı olduğunu belirterek, "Elbette sistem gerektiğinde dönüşüme, değişime, restore etmeye açık. Aksayan ya da eksik kalan yerlerini hızla tamamlamak bizim görevimiz. Sistemi daha ileriye taşıyacak adımları atmakta tereddüt etmeyeceğiz" dedi. Erdoğan'ın bu sözleri önümüzdeki dönemde politika değişikliğine yönelik