Mekânsızlar ve zimmetlenen binalar

Bayram tatiline girerken siyasi partilerde çok yoğun ve titiz bir çalışma göze çarpıyor. Partiler, bir yandan her sandıkta üye ve müşahit bulundurabilmek için çalışırken bir yandan da tepkili seçmeni sandığa götürebilmek için uğraş veriyor. Sandık güvenliği konusunda temel yaklaşım; her sandıkta üye ve müşahit görevlendirme, oy sayımı ve tasnifte ortaya çıkabilecek ihtilafı en aza düşürme üzerine kurulu. Parti üyelerinin ve müşahitlerin bulunduğu sandıklarda genelde mührün basıldığı yere ilişkin tartışmalar yaşanabiliyor. Kutunun tam ortasına, parti ambleminin üzerine mi geldi, yoksa köşeye mi, diğer partiye mi anlaşmazlığı olabiliyor. Kullanılan oya ilişkin ihtilafta hem sandık kurulu görevlisinin hem de müşahidin itiraz etme hakkı bulunuyor. İlçe, il ve en son YSK'ya kadar süreci taşıyabiliyorsunuz. Görevini layıkıyla yapan bir parti temsilcisi ihtilafın giderilmesini sağlıyor. Partilerin üzerinde durdukları bir diğer mesele, mükerrer oy kullanımı Türkiye'de vatandaşlık numarası üzerinden seçmen kaydı yapılıyor. Seçmen, seçim çevrelerine ve sandıklara dağıtılıyor ve vatandaşlık numarası üzerinden bire bir eşleştirmeye gidiliyor. Bir kişinin vatandaşlık numarasını gösterir; kimlik kartı, sürücü belgesi veya pasaportu yanında olmadan oy kullanabilmesi mümkün değil. Hayali seçmen oluşturulması ya da bir seçmenin başka yerde mükerrer oy kullanması, bu sistemde çok güç. Olmaz demiyorum ancak bunu yapmak çok zor. Yerel seçimlerde seçmen taşıma gibi yöntemler her zaman denenebiliyor. Her konuda olduğu gibi yine işin sırrı, partilerin sandıklarda bulunması ve denetimi sağlamalarından geçiyor. MEKÂNSIZLAR Bir önceki genel seçimde, mekânsızlar denilen 400-450 bin kadar seçmen vardı. Bunların hiçbir yerde kaydı bulunmuyordu. Bir kısmı gerçekten evi barkı olmayanlardan, bir kısmı ise karanlık işleri nedeniyle bu yolu tercih edenlerden oluşuyordu. Bu seçimde YSK, "mekânsız kimse kalmayacak" yaklaşımıyla bu durumdaki seçmeni bir adrese kaydetti. Bu seçmen genellikle ilk tespitli oldukları adrese gönderildi. Yasal süre içinde itiraz edenler ise oy kullanacakları yerleri istedikleri adrese taşıyabildiler. YSK bu kararıyla gri alan, boşluk bırakmak istemedi. ALARM ÇALMA Siyasi partiler, YSK'dan gelen listeler üzerinde çalışırken aynı zamanda bir alarm sistemi kurdu. Bir adreste 10'dan fazla yeni veya taşınmış seçmen kaydı bulunması durumunda sistem alarm verdi. Bunun üzerine siyasi parti temsilcisi gidip söz konusu adreste inceleme yaptı. Yapılan incelemelerde çoğu zaman bu adreslerin yurt, huzurevi veya adresleri gizli tutulan kadın sığınma evleri olduğu ortaya çıktı. Boş arazilere ya da inşaat halindeki binalara seçmen kaydının çok uçuk bir senaryo olduğu ifade ediliyor. DEPREM BÖLGESİNDE DURUM Deprem bölgesindeki vatandaşlarımız için YSK seçmen kayıtlarının taşınması ve oy kullanımı konusunda özel düzenlemeler yaptı. Siyasi partiler, bu konuda sistemin ana parametrelerinden ayrılmayarak çalışmalar yürütüyor. Seçmen listeleri açıklandıktan sonra 15 gün askı süresinde adresini taşıyanlar oldu. Ancak bölgeden ayrılmış olmasına rağmen seçmen kaydını taşımayan 1 milyonun üzerinde vatandaşımız bulunuyor. Bu seçmen, "Biz gidip oyumuzu memleketimizde kullanacağız" yaklaşımını sergiliyor. Siyasi partiler, "Adresini taşımamış olan vatandaşımızın tercihine saygı duymak zorundayız" diyor. Demek ki bu tercihi yapan vatandaşımızın ata yurdu