Affı olmayan bir mesele!

Konfüçyüs der ki, "Adalet, kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner." Biliyorum; önümüzde dağ gibi duran ve çözülmesi gereken birçok sorunumuz var. İki hafta sonra "kader seçimi" için sandığa gidiyoruz. Bunlara hiçbir itirazım yok ancak uzun süredir ötelenen ve bir türlü el atılmayan, geleceğimizi ilgilendiren, toplumun adalet duygusunun sarsılmasına yol açan, gelecek nesillerimizle ilgili çok mühim bir meselemiz daha var. Habertürk'te bu köşede yayımlanan, 2 Eylül 2022 tarihli, "Yatay geçiş usulsüzlüğü" ve 7 Eylül 2022 tarihli, "8 günde tıp, 12 günde hukuk fakültesi diploması olur mu" başlıklı yazılarımda bütün taraflarla ve YÖK'le görüşerek hayati bir meseleyi gündeme taşımıştım. İddialar ve rahatsızlıklar, yetkililerin de gündemindeydi ve üzerinde bir çalışma yürütülüyordu. Özet geçmek gerekirse; 500 milyon dolarlık bir yasa dışı denklik endüstrisi kurulduğu; gücü, nüfuzu, parası olanların denklik alabildiği, parası ya da nüfuzu olmayanların ise denklik alamadığı bir sistemden söz ediliyordu. Bunun yanı sıra yurt dışındaki tabiri caizse dandik, üçüncü sınıf üniversitelere kayıt yaptıranların usulsüz şekilde Türkiye'deki üniversitelere yatay geçiş yaptıkları ve oradan aldıkları diplomalarla kritik görevlerde, sözde "adalet dağıttıkları" iddia ediliyordu. Bunun bir ayağında ise yabancı ülke vatandaşı olduğu için sınavsız üniversite kaydı yaptırma meselesi var ki o konuya da el atacağız zamanı gelince Denklik konusunda YÖK'ün önümüzdeki yıldan itibaren uygulamaya geçecek bir düzenleme üzerinde çalıştığı ve meseleyi kökten çözeceği bilgisine ulaşmıştım. Bir süre önce denklik mağdurları Ankara'ya gelip TBMM'yi ve siyasi partileri ziyaret etti. Talep ve beklentilerini muhataplarına ilettiler. Bu konuyu yakından takip ediyorum ancak o tarihten bugüne kadar herhangi bir gelişme yaşanmadı. İddiaları, olan biteni bir köşeye yazıp meseleye kesinlikle bir ulusal güvenlik sorunu olarak bakmak gerekir. Geçmişte FETÖ'nün üniversite sınavlarında, kamuya personel alımlarında, görevde yükselme sınavlarında, yurt dışı sınavlarında, harp akademilerinde veya başka alanlarda örgütlü bir şekilde yaptığı soru çalma, sahtecilik, başkalarının hakkını gasp etme, öne geçme gibi eylemlerin başka çıkar grupları tarafından yapılması söz konusu ise durum kesinlikle bir ulusal güvenlik meselesidir. Sadece istihbari bir örgütün devletin kurumlarına kendi adamlarını, yandaşlarını yerleştirmesi açısından değil, hakları gasp edilen insanımızın adalete ve sisteme olan güvenini sarsması, aidiyet duygusunun yitirilmesi açısından da hayati derecede önemlidir. Hangi amaçla olursa olsun; dürüst, namuslu, onurlu insanımıza onları geri iterek, engelleyerek bu muameleyi yapanlar mutlaka bulunup cezalandırılmalı; bu gibi hukuksuzlukları yapan gaspçılara engel olunmalıdır. Bu tür haksızlık ve hukuksuzluklarla göreve gelmiş, kritik makamlara ulaşmış olanların yapacaklarının sınırının olmayacağı bilinmelidir. Ülkenin yargı sisteminde, idari sisteminde, karar alıcı ve uygulayıcı mekanizmalarında ya da insan hayatına dokunan işlerde serseri mayın gibi dolaşan bu suç işlemeye meyyal kişiler bulunup süratle sistemin dışına çıkarılmalıdır. Zeki, çalışkan, iyi yetişmiş, vicdanlı, adil hukukçusu, hekimi, öğretmeni, idarecisi ve bağımsız yargısı olmayan; ehliyet ve liyakati toplum hayatında öncelemeyen hiçbir ülkenin geleceği olmaz. Böyle ülkelerde; kimsenin can, mal ve hukuk güvenliği kalmaz. Mafyatik grupların, çıkar gruplarının cirit attığı, mağdurun, kimsesizlerin değil güçlünün devletine dönüşür. Ülkenin iç barışı bozulur. Bunlar süratle devlet mekanizmasından ayıklanmalı. Uyarmak görevimiz Kombiler tam gaz ama... YAZARLAR Giriş: 28.04.2023