Bretton Woods'u terk edip günümüze gelen kapitalizm(3)

Servet sermaye sınıfına ait bir ayrıcalıktır. O hedefe o sınıf içinden gidilir. Yeni ve büyük kudret yaratmanın sırrı burada. Emeğin söz sahibi olduğu bir ekonomi-toplum-siyaset tablosu sermayenin dünya ölçeğindeki yayılma, genişleme ve mutlak karar sahibi olma senaryosu ile bağdaşmaz. Sermayeyi emniyete almak lâzım!

Devam ediyoruz. Kapitalizm 1980'den sonra yeniden, çok yönlü doğdu. Devleti ve toplumu kendine göre şekillendiremezse kapitalizm olamazdı. Dünyanın tamamından azı ile yetinemezdi. Bu iddia ile militanca baktı. Toparlayarak gidelim.

KUDRET

Kapitalizm 1950'den sonra üretim gücü ve yüksek verimlilik (prodüktivite) artışları ile kudret kazanmıştı. Amerika öncü ve hâkimdi. Kapitalizmin bu tarihi rolünde "sorumlu makam"dı. 1970 ile duraklama, sıkıntı ve enflasyon geldiği zaman ne olacaktı Tarihi rol ve kudret tükenmiş miydi

Hayır. Amerika kapitalizmin yeni kudret senaryosunu yazabilir ve uygulayabilirdi. Son 40 yılda bunu gösteriyor. Yeniden üretim gücü ve yüksek verimlilikle kudret yaratmanın bir başka senaryosu mu Yine ulus devletlerin gelir ve bir miktar refah artışları için (makro) ekonomi politikaları mı Çalışanlar da aileleriyle haftada iki, bilemedin bir kez lokantaya gidebilsin diye yeni politikalar mı

Hayır efendim. Kapitalizmin yeni motoru borçlanma ile borç stokunu büyüterek işleyecek, gelir artışlarını gözeterek değil. Bu senaryoda prodüktivite artışları da olacak ama ana hedef servet birikimi yaratmaktır. Yepyeni bir hedef. Herkes için mi Öyle şey olur mu Servet sermaye sınıfına ait bir ayrıcalıktır. O hedefe o sınıf içinden gidilir. Yeni ve büyük kudret yaratmanın sırrı burada. Prodüktivite ve gelir artışları bu senaryoda yan üründür. Servet sermaye sınıfı için bambaşka bir şeydir. Bir "kutsallığı" vardır, dersek abartmış olmayız. İktisatçı gözüyle bakınca klasik iktisat babalarının vurguladığı gibi, servet prodüktif olmayan (İngilizce, "unproductive") bir stoktur. Bir "özel mülkiyet"ten ibarettir. Sermaye sınıfı niçin gelir artışında değil de servetinin artışında kudret ve bunun da ötesinde güvence arıyor Buna girmeyelim. Düşünürlere bırakalım.

ENTERNASYONAL

Gelir ve prodüktivite artışlarını başat yapan senaryodan (Bretton Woods, BW, diyelim) serveti başat kılan senaryoya geçiş elbette Amerika'nın öncülüğünde, onun taşıyacağı iddia ile olacaktı. Geçen yazıda (18 Kasım) yazdım. Yeni bir "para damarı" döşenecek ve kurumlar bununla uyumlu "metamorfoz" geçirecekler. Bu kurgu kendi için siyaset alanını ve siyasetçilerini yeniden yaratacak. "Para damarı" siyaset alanına gömülecek (İngilizce sevenler, "embedded" diyorlar) ve yeni bir yapı oluşturacak. Bu yapı devlet katındaki kurumların, bu kurguya uyum göstererek "metamorfoz" geçirmesiyle iç içe ortaya çıkacak. Bunlar oldu mu Fazlası oldu ve oluyor. Daha sonra konuşalım.

"Para damarı"ndan "dünya parası" akar. O "dolar"dır. Kapitalizmin bu senaryosu için bu kadarı yeterli mi Yetmez ama evet. Senaryonun servete giden yolda kesintisiz işlemesi için "ucuz finansman" lazımdır. Kısacası, "dolar"ı işletecek, onunla dünya ölçeğinde işleyecek "ucuz finansman". Dolar-ucuz finansman kaynaşması sermayeyi "enternasyonal"leştiriyor. Son 40 yıllık dünya ekonomisinin öz sahibi gibi bir sermaye enternasyonali oluşuveriyor. Her ülkenin sermayesi kendini arkada, duvarda sermaye enternasyonali yazan bir fotoğrafla takdim etmeye özen gösteriyor. Bu sosyal demokratların ritüel kıvamındaki "sosyalist enternasyonali"ne benzemiyor. Onu da kucağına alarak dünyaya son 40 yılı armağan ediyor. Bu 40 yıl öğretmiş olmalı ki enternasyonalleşmiş sermayenin buyurduğu politikalar çizgisinden vazgeçip "ulusal" çerçeveye, onun politika tercihleri çizgisine dönüş kapitalizmin 1980 sonrası mantığına aykırıdır. Kabul edilemez. Böyle bir dönüş kapitalizm için iflah olmaz çöküş demektir. Kapitalizmin son kırk yılda yarattığı kudreti ufalanır. Çünkü "ulusal sermayeler" dönemi artık kapanmıştır.

Bank of International Settlements

EMNİYETE AL

Başta, kapitalizm 1980'den sonra çok yönlü bir doğum yaptı, dedim. Finans alanının kapitalizm için dünya çapında seferber ve servet yaratıcı olabilmesi için, önce sermaye sınıfı için temel dava garantiye bağlanmalı. Kısaca, emek sermayenin servete doğru koşusunda "ayak bağı" olmamalı. Geri dönüşsüz! Çünkü emeğin söz sahibi olduğu bir ekonomi-toplum-siyaset tablosu sermayenin dünya ölçeğindeki yayılma, genişleme ve mutlak karar sahibi olma senaryosu ile bağdaşmaz. Sermayeyi emniyete almak lazım!

Ne lazım İktisatçıların "emeği bir çeşit nesneye dönüştürme" ("commodification") diye tanımladığı bir süreç değişmez politika olarak kurgulanacak. Ustalık istiyor. İş 1979-83 döneminin "mimarı", o tarihlerde Fed'in başkanı Volcker'la başlayacaktır. Bunu yazdım. Amerikan ekonomisinde daha önce görülmemiş bir "yüksek faiz" politikasını demir yumruk olarak kullandı. Amacı enflasyonu düşürecek bir para politikasıyla yetinmek değil, onu da fırsat olarak elinde tutarak kapitalizme "Sahip kimdir"in disiplinini göstermek, kabul ettirmekti. Demir yumruğu açıkladıktan üç gün sonra, Amerikan Bankalar Birliği'ni topladı. Onlara "Bunu benimseyeceksiniz!" ("Stick to it!") dedi. Arkadan Amerikan sendikacıları da kuyruğa girip demir yumruğu bir "ulusal görev olarak" (!) özümsediler. Üç yıl sonunda hem Amerikan hem dünya sermayesi Volcker'e "Abi" dedi.

Ne olmuştu Sermaye tarafından bakınca, kapitalizmin yeni dünya senaryosu "dolarucuz finansman" kapısı açılarak adı konmaksızın başlamıştı. BW'nin bağrında 1971'e kadar yattıktan sonra evlatlıktan reddedilen "altın standardı"nın yerini Fed almıştı. Bu başlangıçtı. 1980'lerden 2008'e kadar geçen sürede Fed o yeri koruyacak, pekiştirecek ve "2008 çöküşü"nden sonra, "Metamorfoz"un şart kıldığı şekilde, kapitalizmin dünya ekonomisinde "merkez komutanı" makamına resmen oturacaktı.

Bir de emek tarafından bakalım. Volcker'in demir yumruğu 1979'da yüzde 6 olan işsizliği üç yıl içinde iki katına çıkardı. İşsizlik artar, ücretler artmaz iken sendikaların girişimleri ve eylemleri sonuç vermedi. Siyaset sermayenin yanındaydı. O ara başkanlığa gelen Reagan ise sermaye-siyaset-devlet mutabakatı için tam aranan aktördü. Hollywood'da yerlilere karşı kahramanca savaşan ikinci sınıf kovboy idi; siyasette de emeğe karşı sınıf savaşının baş aktörü oldu. Kapitalizmin senaryosunda ilk siyaset "kahraman"ları arasına yazıldı. Volcker'in demir disiplini siyaset için zemini hazırlamıştı. Reagan tüm grevleri zorbalıkla kırdı. Amerikan sendikacılığının köküne kibrit suyu döktü. Enternasyonal çapta "commodification"ın perdesini açtı. Sermayeyi emniyete aldı. Sermaye onunla hep "gurur duydu".

IMF'nin "yapısal uyum" reklamlarından bir görunuş.

'YAPISAL REFORMLAR'

Bu başlıkta ilginç bir albeni var. Herkes kendi düşündüklerinin masum bir başlığı diye okuyor. Masumiyet kavramının dışına çıkmayı becerirsek sermayenin özel aklı ile icat edilmiş bir "parola" olduğunu keşfedebiliriz. IMF ve Dünya Bankası mutfağında pişirilmiştir. Oradan ilk servisi yapılan tabakta nasıl bir yemek var Bu bir "commodification" tabağıdır! Sermayeyi iştahlandırır. Emeğin "esneklik"le ayarlanmış ücreti, ucuz işçiliğin çeşitleri, sendikasızlaştırmanın örtülü uygulamaları, çalışma mevzuatının "katı" bulunarak değiştirilme girişimleri ve saymakla bitmez, lezzeti tarif ötesi birçok soslu malzeme bu tabağı zenginleştirir. Bütün bunlar, sermayenin gustosuna göre pişirilen bir "commodification" mönüsüdür. Ama yemek listesinde öyle yazmaz. "Yapısal reformlar" (İngilizceyi unutmayalım, "structural reforms") yazar.