Savaş çanları arasında yatırımcı ne öğrendi
Piyasalar, 13 Haziran'da İsrail'in İran'a saldırması ve ABD'nin de buna müdahil olmasıyla hop oturup hop kalktı. İşte böyle bir dönemde 'uçacak', 'kaçacak' söylemleriyle hareket edip panikle karar alanlar umduğu kazancı yakalayamadığı gibi kayıplar yaşadı. Peki bu gibi öngörülemez ortamlarda nasıl bir yatırım stratejisi izlenmeli İşte aklımızda olması gereken detaylar...
PANİKLE KALKAN ZARARLA OTURDU
Tüm dünya piyasaları, 13 Haziran'dan itibaren İran-İsrail arasındaki savaş odaklanmıştı. Hafta sonu ABD'nin üç nükleer tesise hava saldırısı düzenlemesi ise tansiyonu iyice yükseltmişti. 'İran dünya petrol arzının yüzde 20'sinin geçtiği Hürmüz Boğazı'nı kapatacak' derken ABD üstlerine sınırlı bir saldırı gerçekleştirdi. Ardından ABD Başkanı Donald Trump, İsrail, İran ve tüm dünya için dua ederek ateşkesi duyurdu. Ateşkesle birlikte salı günü itibarıyla piyasalardaki tedirginlik yerini bayram havasına bıraktı. Dalgaların yüksek olduğu böyle bir ortamda fevri hareket edenler, acele karar verenler, panikle o yatırım aracından diğerine atlayanlar zararlı çıktı. Kâr ettiğini düşünenler ertesi güne zararla uyandılar.
Haberin DevamıSPEKÜLASYONU BOL BİR DÖNEM
Global piyasaları etkileyen bu gibi savaş ve kriz ortamlarında öncelikle gelişmeleri bir süre izlemek daha sonra aksiyon olmak gerekiyor. Çünkü verilen kararların çok hızlı değiştiği bir ortam söz konusu. Ülkelerin liderleri birbirlerine meydan okurken ertesi gün barış nidaları atabiliyor. Aslında dünya piyasaları, özellikle Trump'ın açıklamalarının da etkisiyle son dönemde eşi benzeri görülmemiş spekülatif bir ortamdan geçiyor. Buna bir de kıyamet senaryoları çizen uzmanların yorumları ve hedef fiyat veren tahminleri eklenince yatırımcıların kafasını iyice karışıyor. Tam da bu noktada duygular harekete geçiyor, yatırımcılar hata üstüne hata yapıyor.
İŞTE 12 GÜNLÜK SÜREÇTE YAŞANANLAR VE ALINMASI GEREKEN DERSLER
Savaş zamanında yatırım yapmak, yüksek risk ve belirsizlik içeren bir süreçtir. Elbette bu ortamlarda güvenli limanlara sığınmak isteyebiliriz. Ancak sert piyasa hareketlerine şahit olduğumuz bu ortamda hiçbir limanın güvenli olmadığını öğrendik.
Yüz yıllardır güvenli liman olarak kabul edilen altın, savaş ve kriz zamanlarında ilk adres olur. Ama bu kez öyle olmadı.
'Altın savaş korkusuyla 3 bin 500 doları aşacak ve yeni rekorlara koşacak' denirken 3 bin 400 doların üzerinde kalamayıp 3 bin 300 doların da altına geriledi. Gram bazında 4 bin 350 doları aşan altın, hafta içinde 4 bin 200 liraya indi. 4 bin 350 liralık zirveden alanlar anaparadan yüzde 3.5 kaybetti.
'UÇACAK, KAÇACAK' BEKLENTİSİ BOŞA ÇIKTI
Yine petrol bu krizden doğrudan etkilenen bir yatırım aracıydı. İran dünya petrol rezervlerinin önemli bir kısmını elinde tutuyor ve aynı zamanda dünya petrol arzının yüzde 20'sinin geçtiği Hürmüz Boğazı üzerinde etki sahibi. Burada yaşanabilecek bir krizin petrolde sert yükselişe neden olabileceği beklentisi oluşmuştu.
Bu gibi ortamda 'fiyatı uçacak' diyerek yatırım yapılan petrol de yatırımcısını yarı yolda bıraktı. Nitekim 66 dolardan 79 dolara çıkan petrol fiyatları yüzde 20 artmış olsa da sonra da başladığı noktaya geri döndü. Yani kazanç sıfır. Yüksekten alan için de zarar var. 'Daha da yükselecek' deyip 79 dolardan alanlar yüzde 16.4 kaybetti.
Bireyler petrol gibi emtialara fon üzerinden yatırım yapabiliyor. Fonları anlık olarak alıp satmak mümkün değil. T3 valörü uygulanıyor. Yani satış emri 3 gün sonra gerçekleşiyor. Dolayısıyla tepeden satmaya çalışanlar en düşükten satmak zorunda kaldı.
TL MEVDUATTA OLAN RAHAT ETTİ