Yıllardır süregelen çatışmaların, savaşların ve insani krizlerin gölgesinde, Filistin topraklarının bir parçası olan Gazze, çaresiz bir insanlık dramının merkezinde yer alıyor. Burada yaşananlar sadece bir coğrafyanın trajedisi değil; aynı zamanda tüm insanlığın vicdanını sarsan bir gerçekliktir. Gazze'deki durumu anlamak, yalnızca bir bölgenin acılarına göz atmak değil, aynı zamanda insan olmanın gereği olarak empati geliştirmek ve dayanışma ruhunu ortaya koymak demektir. Gazze'nin kısıtlı topraklarında yaşayan insanlar, her gün bombardıman, açlık ve yoksullukla mücadele ediyor. Uluslararası insani yardımların yeterli bir şekilde ulaşmadığı bu bölge, sağlık, eğitim ve barınma gibi temel ihtiyaçların göz ardı edildiği bir yer haline geldi. Çocuklar, kadınlar ve yaşlılar gibi savunmasız gruplar, en ağır şartlar altında yaşamlarını sürdürmeye çalışırken, savaşın korkunç yüzüyle yüzleşmek zorunda kalıyorlar. Birçok insan için, bu yaşam mücadelesi sıradan bir gün geçirebilmekten, sadece hayatta kalmak kadar basit bir hale gelmiş durumda. Türk milleti olarak, mazlumun yanında olma geleneğimiz doğrultusunda, Gazze'ye duyduğumuz derin sevgi ve bağlılık her daim var. Filistin halkının haklı mücadelesini desteklemek, onlara yalnız olmadıklarını hissettirmek için elimizden geleni yapmalıyız. Filistin'de yaşanan insani krizin sona ermesi için uluslararası toplumun, özellikle de İslam ülkelerinin daha aktif bir şekilde harekete geçmesi gerektiğine inanıyoruz.
Bunu başaramadığımız her gün, Gazze'deki kardeşlerimiz için daha fazla kayba neden oluyor. Unutmamalıyız ki, Gazze'de yaşananlar sadece Filistinlilerin sorunu değil; bu bir insanlık dramıdır. Her bir birey, bu sürecin bir parçasıdır ve herkesin sorumlulukları vardır. Biz Türkler olarak, tarih boyunca Filistin'in yanında durmayı sürdürdük. Toplumsal dayanışmamız, kardeşliğimiz ve insanlık değerlerimiz doğrultusunda hareket etmeliyiz. Yardım kuruluşlarımız, sivil toplum örgütleri ve devlet kurumlarımız aracılığıyla Gazze'ye ulaşan insani yardımlar önemlidir. Ancak bu yardımların sözel desteklerle sınırlı kalmaması gerektiği gerçeğini de unutmamalıyız. Gazze için, yaşam koşullarını iyileştirmek ve insan onurunu korumak adına atılacak adımlar yalnızca fiziksel yardımlarla değil; aynı zamanda siyasi irade ve dayanışma ile de gerçekleştirilmelidir. Hamas ve İsrail arasında süren çözülmemiş sorunlar, barışa giden yolu daha da karmaşık hale getiriyor. Ancak bu belirsizlikler, Filistin halkının haklarını savunma ve onların yanında olma arzumuzu asla azaltmamalıdır. Gazze'deki dramın sona ermesi için uluslararası kamuoyunun baskısı hayati öneme sahiptir. Bu mücadele, sadece Filistinlilerin değil, tüm insanlığın bir sorunu haline gelmiştir.