Kuzey Amerika'nın yeniden dirilişi

Küresel jeo-politikadaki tektonik değişimleri daha çok askeri, siyasi ve ekonomik veriler üzerinden okumak bazen büyük resmi görmemizi engelleyebilir. Bu nedenle oyunu değiştiren 'doğal kaynaklar, teknolojik hâkimiyet ve demografik zenginlik' gibi diğer bazı hayati faktörlere de odaklanmak gerekiyor.
Rusya'nın askeri, Çin'in ekonomik ve Türkiye'nin ise stratejik meydan okumasına maruz kalan ABD öncülüğündeki Batı'nın derin bir darboğazdan geçtiğini görüyoruz.
Kuşku yok ki Batı için en büyük risk içine yuvarlandığı sanayisizleşme sürecidir. 2004'ten bu yana ABD'nin dünya imalatındaki payı yüzde 15'ten 10'a düştü. Aynı dönemde ABD'nin Çin girdilerine bağımlılığı iki katına çıktı.
Buna ek olarak iklim lobisinin yenilenebilir enerjiye olan takıntısı da Çin ve Rusya'nın bazı endüstrilerde hegemonya kurmasına yol açtı. Çin gerekli nadir toprak metallerinin çıkarılmasında ve işlenmesinde hâkim konumda. Güneş enerjisi endüstrisinde de lider olan Çin şu anda ABD ile AB'nin toplamından iki kat daha fazla elektrikli araç (EV) üretiyor.
Batı'daki yeşil enerji fanatizmi ve nükleer enerji karşıtlığı bu alana yatırım yapan Rusya'yı da lider yaptı. Rusya bugün dünyadaki uranyum zenginleştirme kapasitesinin yüzde 46'sına sahip.

Fakat bütün bu kör noktalara rağmen Batı Bloku içindeki ABD büyümesini sürdürürken olan Avrupa'ya oluyor. IMF verilerine göre Euro bölgesi son 15 yılda yüzde 6 büyürken ABD'nin aynı dönemdeki büyümesi yüzde 82 oldu.
Bu bağlamda askeri, siyasi ve stratejik yenilgilere ve sanayisizleşme gibi bazı dezavantajlara rağmen ABD'nin daha doğrusu Kanada'nın da içinde yer aldığı Kuzey Amerika'nın jeopolitik dirilişi dikkat çekiyor.
Akademisyen Joel Kotkin'in de işaret ettiği gibi doğal kaynaklara, teknolojik hâkimiyete ve demografik zenginliğe dayanan bu dirilişin ortaya çıkmasında Beyaz Saray'daki liderliğin zarardan başka herhangi bir katkısı yok.
Genel olarak Kanada ile ABD'nin tüm ihracatının yarısından fazlası petrol, maden, orman ve tarım gibi doğal kaynaklara diğer yarısı da yüksek teknolojik ürünlere dayanıyor. ABD ve Kanada artık Rusya ve Suudi Arabistan'ın iki katı kadar petrol üretiyor. Ekonomisi 25.5 trilyon dolara ulaşan ABD 2023'te de dünyanın en büyük LNG ihracatçısı oldu.
Kuzey Amerika'nın ikinci kritik doğal kaynak avantajını ise gıda temsil ediyor. ABD ile Kanada gezegenimizdeki en büyük ekilebilir araziye sahip ülkeler.