Scholz'dan ABD'ye Çin işkencesi

Almanya, ABD ve İngiltere'nin hazırlayıp servis ettiği yeni jeopolitik menüye itirazlarını sürdürüyor. Angela Merkel'in pasif başkaldırı mirasını devralıp aktifleştiren Olaf Scholz, Ukrayna krizine ve Kuzey Akım- 2 projesinin iptal edilmesine rağmen Rusya ile ipleri tamamen koparmadı. Atlantik, Avrasya ve Pasifik arasında ince bir denge stratejisi izleyen Scholz, ABD'nin çıkarları yerine ülkesinin menfaatlerini önceleyen bir dış politika rasyonalitesi ile hareket ediyor. Almanya Başbakanı sık sık dünyanın bir dönüm noktasında bulunduğuna işaret ederek aslında dolaylı da olsa Atlantik merkezli küresel sistemin miadını doldurduğunun altını çiziyor. Nitekim başta Alman muhalefeti ve medyası olmak üzere ABD ve AB'deki ülkelerden gelen uyarılara aldırmayan Scholz, 4 Kasım'da Pekin'e bir günlük çalışma ziyaretinde bulundu. Devlet Başkanı Şi Cinping ile buluşan Scholz, Kovid-19 salgınından sonra Çin'i ziyaret eden ilk Batılı lider olarak tarihe geçti. Scholz'a başka bir uçakta Adidas, Deutsche Bank, Siemens, BioNTech, Volkswagen ve BMW gibi 12 tanınmış Alman şirketinin yöneticileri de eşlik etti. Scholz'un Pekin çıkarması en çok da Berlin'deki Amerikancıları rahatsız etti. 2 Nisan 1946'da Hamburg'daki işgal kuvvetlerince kurulan Die Welt gazetesi seyahati "Yanlış zamanda yanlış ziyaret' başlığıyla eleştirdi. CIA'nın sağladığı 7 milyon dolarla kurulan Die Welt ve Alex Springer grubundaki diğer medya organlarının iki kırmızı çizgisi vardır. İlki ABD'nin dış siyasetini asla sorgulamamak. İkincisi de İsrail'in Siyonist politikalarına sonsuz biattir. Der Spiegel de ziyareti 'ölümcül hata' diye nitelerken Scholz'u da "Merkel'in taklitçisi" ilan etti. Ziyaret kararına köpüren muhalefet ise Scholz'u Amerikan teranesi olan 'bir diktatör ile el sıkışacak' diyerek topa tuttu. Ziyaretin Çin şirketi Costco'nun Hamburg limanının yüzde 25 hissesini satın almasından sonra gerçekleşmesine dikkat çeken Amerikancı vekiller "Scholz kendisinden beklenen liderliği yerine getirmiyor" diye dert yandı. Görüldüğü üzere Almanya'daki Amerikan lobisi ve vesayeti o kadar güçlü ki bir çalışma ziyaret için neredeyse Scholz'u bir kaşık suda boğacaklar. Fakat mandacılara aldırmayan Alman devleti, Merkel'den bu yana ABD'nin dayatmalarına karşı çıkan örtülü bir otonomi