Küresel siyasette 'Lahey depremi'

Küresel siyasetteki kırılma noktalarını anlamak ve anlatmak için olgular, teorik kavramsallaştırmalar ve epistemik tanımlamalardan ziyade insanların optik rasyonalitesine hitap eden ezber bozucu vakıa, olay ve hadiselerin daha belirleyici olduğunu görüyoruz.
Zaten insanlar dönüm noktalarını genellikle hafızalara kazınan ve sembolik değeri yüksek olaylarla ilişkilendirir. Örneğin Soğuk Savaş'ın bitişi Berlin Duvarı'nın yıkılışıyla, ABD'nin tek süper güç olduğunu ilan ettiği dönemin başlangıcı ise 11 Eylül 2001 saldırılarıyla sembolize ediliyor.
Benzer şekilde Ortadoğu'nun ve küresel siyasetin kanayan yarası 'İsrail sorunu'nda yeni bir kırılma noktasına işaret eden post-Siyonist dönemin en büyük göstergesi de Hamas'ın 7 Ekim'de gerçekleştirdiği Aksa Tufanı taarruzudur.
Bu taarruzla yetimler ordusu Hamas, İsrail'in askeri dokunulmazlığına son verdi. İsrail'in aşılamaz denilen yüksek teknolojiyle inşa edilmiş güvenlik sistemi ve savunma bloğunu alt ederek Siyonist mitolojinin bütün paradigmasını yerle bir etti.

Aksa Tufanı'ndan sonra Gazze halkıyla birlikte Hamas'ın vahşi katliamlara karşı sergilediği destansı direniş İsrail'e yönelik siyasi kuşatmayı da hızlandırdı. Haliyle Güney Afrika'nın 29 Aralık 2003'te BM'ye bağlı Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) yaptığı başvuru olumlu sonuçlandı ve 26 Ocak 2024'teki oturumda Lahey mahkemesi İsrail'i soykırımla yargılama kararı aldı.
Lahey kararı askeri dokunulmazlığından sonra İsrail'in diplomatik ve hukuki dokunulmazlığının da sona erdiğini gösteren tarihi bir adımdır.
Çünkü bu karar yalnızca hukuk dünyasında değil aynı zamanda ikili, çok taraflı, ekonomik ve askeri açıdan da pratik sonuçlar doğurabilecek önemli bir potansiyele sahip.
Ayrıca Lahey mahkemesi tarihin cilvesi olarak tanımlanabilecek birçok ironiyi de simgeliyor.
'İnsanlığa karşı suçlar' ve 'soykırım' gibi kavramları ilk olarak Yahudi hukuk profesörü Raphael Lemkin oraya atmıştı. Dünyada soykırıma uğrayan tek millet olduğunu iddia eden Yahudiler şimdi soykırımla yargılanıyor.

Davayı açan Güney Afrika'nın jeo-politik kimliğinden bakıldığındaysa Lahey, Uluslararası Ceza Mahkemeleri'nde (UCM) yargılanan Afrikalıların