Emperyal merkezde Gazze depremi...

Filistinli ünlü şair Mahmud Derviş'in 3 Aralık 1971'de Mısır'ın El Ahram gazetesinde yayımladığı 'Ölümsüz Gazze' adlı kısa yazısında bahsettiği "Gazze sürprizlerin anasıdır" ve "İsrail'in bitmeyen kâbusudur" şeklindeki öngörüsü gerçekleşiyor.
Siyonist dünyanın barbar saldırılarına karşı direnişin ve umudun sembolüne dönüşen Gazze, ortaya koyduğu sarsılmaz irade beyanıyla küresel emperyalist statükoyu temellerinden sarsıyor.
Nitekim Gazze direnişinden sonra Batı'yı esir alan emperyal Siyonist söylemden sonra Siyonistleşen dünyanın düzeni de çatırdamaya başladı. Bunun en somut göstergelerinden biri de Avrupa Birliği üyesi olan İspanya, İrlanda ve Norveç'in Filistin'i devlet olarak tanıma kararıdır. Sırada Malta da var. Batı'daki Gazze çatlağı daha da derinleşecek gibi görünüyor.
Zira şimdiye kadar Filistin devletini çoğunluğu Arap Ligi, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi Müslüman ülkelerle bağlantısızlara üye ülkeler tanımıştı. Artık Batılı ülkeler de Filistin'i tanıyor. 193 üyeli BM'de Filistin'i devlet olarak tanıyan ülke sayısı 140'a çıktı.

Fakat bundan daha önemlisi ABD'nin Siyonistlerin tekelindeki siyasi ve kamusal İsrail söyleminin yıkılmasıdır.
Columbia Üniversitesi öğrencilerinin başlattığı Gazze yanlısı gösteriler, ülkenin ve dünyanın diğer kampüslerine de sıçrayarak Yahudi üstünlüğüne dayalı ırkçı ve soykırımcı İsrail garnizon devletinin söylem hâkimiyetini tuzla buz etti. Haliyle İsrail'deki engizisyon rejimiyle birlikte sömürgeci Siyonazilerin Batılı küresel rejimi de sallanıyor.
Siyonist kurgu çöküyor. Bir bakıma İsrail'i korumak adına ABD ve Avrupalı Siyonaziler kendi kurdukları düzeni de baltalıyor.
Şu anki emperyal sistem BM sözleşmesinde ifadesini bulan iki temel ilkeye dayanır. Birincisi 'güvenliğin bölünemezliği' ilkesi. İkincisi de her ülkenin 'siyasi egemenlik ve toprak bütünlüğünün ihlal edilmeyeceği' ilkesi. Bu temel ilkeler BM ve NATO gibi uluslararası kurumlarla güvence altına alınmıştı.
Fakat şimdi ABD ve Avrupa başta BM Güvenlik Konseyi, Uluslararası Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kurumların aldığı kararları tanımayarak kendi kurdukları düzenin ilkelerini ve uluslararası hukuku ihlal ediyor.