Gerçeklik duygusunu kaybeden Avrupalı liderler, sanrıları ve hüsnükuruntularıyla küresel siyasetin adeta birer Don Kişot'una dönüşmüş hâlde. Cervantes'in ilk cildini 1605'te ve ikinci cildini de 1615'te yayımladığı eser, modern Batı edebiyatının ilk romanı kabul ediliyor. Değişen dünyaya ayak uyduramayanların hicvedildiği Don Kişot'ta idealizm ile gerçekliği karıştıranların dramatik parodisi anlatılıyor.
Bu çerçeveden bakınca Avrupalı liderlerin Ukrayna savaşındaki tutumları neredeyse her açıdan Don Kişot'a rahmet okutacak kadar gerçeklerden kopuk ve bir o kadar da trajik görünüyor.
Hayal dünyasındaki Avrupalılar, ABD Başkanı Donald Trump ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında bir bakıma çağımızın yeni Yalta'sı olarak nitelenebilecek 15 Ağustos'taki Alaska Zirvesi'nin mahiyetini de hâlâ anlayabilmiş değil.
***
Jeopolitik körlükleri nedeniyle yeldeğirmenleriyle savaşan atalarını aratmıyor AB liderleri. Akıntıya karşı kürek çekmeye devam ediyorlar. AB ve NATO'ya almak istemedikleri Ukrayna'yı ideolojik hırsları uğruna yenemeyeceği Rusya ile savaşa soktular. Ülke dağıldı, parçalandı ve ABD ile Rusya arasında paylaşıldı. Avrupa'nın payına ise sadece hezimet kaldı. Ancak Avrupa bu yenilgiyi ne algılayabiliyor ne de rasyonalize edebiliyor.Avrupa Birliği (AB), 2022'de Kiev'e aday statüsü vererek üyelik için 2030 hedefini belirlemişti. Budapeşte o yıllarda bile bu adımın Rusya'yı tahrik edeceği ve Ukrayna'yı felakete sürükleyeceği uyarısında bulunmuştu. Haklı da çıktı.
Kiev şimdi AB'ye girememesinin ve Rusya karşısında maruz kaldığı mağlubiyetin faturasını Budapeşte'ye kesiyor. Macaristan Başbakanı Viktor Orban hükümeti ise haklı olarak Ukrayna lideri Volodimir Zelenski'nin iddialarıyla alay ediyor.
Oysa sadece Macaristan değil diğer AB üyesi ülkeler de Kiev'in üyeliğine karşı çıkıyor. Haziran ayındaki referandumda Macarların yüzde 95'i Ukrayna'nın AB'ye katılmasına karşı çıktı. Bu oran Rusya düşmanlığının