Bir buçuk asır sonra bir ilk...

Dünya literatürüne 'psikolojik harp' olarak giren yumuşak güç mücadelesinin en etkili araçlarından olan algı yönetimi çalışmalarını İngiliz ekolü 'siyasi savaş' diye tanımlar. Bu bağlamda İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliklerine dair süren müzakerelerde Türkiye'nin dediği oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan masadan her istediğini alarak kalktı. Madrid'de imzalanan 11 maddelik memorandumda da bu talepler yazılı güvenceyle kayıt altına alındı. 15 Mayıs'tan bu yana devam ettirdiği 'siyasi savaş'tan zaferle ayrılan Sayın Erdoğan sadece üye olmak isteyen İsveç ve Finlandiya'ya değil Avrupa, ABD ve NATO'ya da ülkemizin şimdiye kadar görmezden gelinen bütün haklı endişelerini kabul ettirdi. Bu siyasi zafer, Sayın Erdoğan'ın şahsında ülkemizi hedef seçen Atlantik Paktı'nın kirli beşinci kol faaliyetlerini bundan sonra rahatlıkla devam ettiremeyecekleri anlamına da geliyor. Bir bakıma 'Erdoğan'sız Türkiye' senaryosunu hayata geçirmek isteyen Batılı güçler ve onların taşeronları hakikatle yüzleşmek zorunda kaldı. Ayrıca Batı'nın taşeronu terör örgütleri de Türkiye'nin küresel sistemdeki ağırlığını gördü. PKKYPG ile FETÖ şu an psikolojik ve siyasi çöküntü içinde. Batı tarafından kullanılıp atılmanın ruhsal girdabında debeleniyorlar. Moral hezimetleri bundan sonra daha da derinleşecek. Zira bundan sonra Batı'da kolay kolay barınamayacaklar. Güvendikleri dağlara kar yağıyor artık. Kuşkusuz Türkiye'nin küresel sistemde artan nüfuzu Batılı aktörlerin terör örgütlerine kol kanat germesini gelecekte daha da zorlaştıracaktır. Reel-politik mercekten Madrid zaferi, Türkiye ve Batı ilişkilerinde tarihi bir dönemece ve derin bir siyasi kırılmaya da işaret ediyor aslında. Bu anlamda Madrid mutabakatı, 70 yıllık NATO üyeliği süreci yanında Avrupa ile 19'uncu yüzyılın ortalarından bu yana devam eden sancılı ilişkilerde elde ettiğimiz tarihi bir zaferdir. Önceleri Avrupa ve daha sonra da Atlantik olarak karşımıza çıkan küresel sistem, hep bizden taleplerde bulundu. Ülkemiz bir buçuk asırdır Batı'ya sürekli bağlılığını ispatlamakla meşgul. Unutmayalım ki Osmanlı İmparatorluğu'nun Batı'nın siyasi ve askeri sistemine