ABD ve Çin semalarında Türk İHA'ları

Küresel dengelerde ve güç haritalarında kilit aktör konumuna gelen Türkiye'nin jeopolitik ve jeokültürel nüfuz sahası giderek genişliyor ve derinleşiyor. Türk diplomasisinin bir bakıma altın çağını yaşadığı bir süreçten geçiyoruz. İslam dünyasının "çelik çekirdeği" merciindeki Türkiye sadece Ortadoğu, Orta Asya, Kafkasya, Balkanlar ve Doğu Afrika gibi Türk-İslam ülkelerinde değil Avrupa, Asya Pasifik ve Latin Amerika'da da yükselişte.
Kuşku yok ki Türkiye'nin "hesaba katılır" bir pozisyona gelmesinde öncü diplomasisi kadar savunma sanayiinde yaptığı hamlelerin sağladığı caydırıcılık faktörü de çok etkili. Nitekim bugün Gazze'de soykırımda sınır tanımayan ve bölgesel savaş peşindeki İsrail'in dünyada çekindiği ve karşı karşıya gelmek istemediği yegâne güç Türkiye. Türkiye faktörü bu bağlamda İsrail'in kaotik projeleri önündeki en frenleyici dalgakıran işlevi görüyor.

Suriye'de Türkiye'nin sahadaki ve masadaki ağırlığını görüp geri adım atan siyonist rejim, Türkiye'nin İsrail-İran savaşında sergilediği proaktif diplomasiden de son derece rahatsız oldu. Dolayısıyla sadece beklenen ve umut bağlanan bir aktör değil Türkiye. Aynı zamanda hesaba katılan ve korkulan bir aktör de.
Aynı durum Çin, Rusya ve ABD gibi küresel aktörler için de geçerli. Kamplaşma ve ittifakların baskısı altındaki dünyada belki de bu yüzden olsa gerek özerk ve otonom strateji izleyebilen tek ülke Türkiye görünüyor. Dünyada hem Atlantik hem de Asya Pasifik güçleriyle bağımsız ilişki kurabilen Türkiye dışında bir aktör gösterebilmek çok zor. Hemen herkes Rusya, ABD ve Çin'in nüfuz alanlarına göre bir strateji belirliyor.
Türkiye ise kendini, ulusal, bölgesel ve küresel çıkarlarını eksene alan bir yol izliyor. Burada en dikkat çekici bir unsur ise başka aktörlerin otonom stratejilerinden son derece rahatsız olan küresel güçlerin, Türkiye söz konusu olunca bu kırmızı çizgilerini esnetmeleridir.

Bunun en somut göstergelerinden biri, Çin ile ABD arasında küresel güç mücadelesinin en çetin bölgelerinden sayılan Güney Asya'dır. Sayın Erdoğan'ın 10-13 Şubat tarihlerinde Malezya, Endonezya ve Pakistan'a