Yıkılınca hatırlananlar

1940'lı yıllar. Bertolt Brecht, "Lukullus'un Sorgulanması" adlı eserinde bize dünyanın yeniden sorgulanmasının neden gerekli olduğunu anlatır. Eser, General Lukullus'un ölümünden sonra "Öbür Dünya"da sorgulanışını konu alır. Alt sınıftan oluşan "Ölüler Mahkemesi"nin karşısına çıkan komutandan dünyada "iyi" ve "kötü" ne yaptıysa anlatması istenir. Hangisi ağır basarsa İyiyse hayata yeniden başlayacak, kötüyse hiçliğe mahkûm edilecek.General Lukullus, mahkemeye nasıl başarılı bir komutan olduğunu; Roma'ya kazandırdıklarını, şanını, şöhretini, madalyalarını, savaşlarla kazandığı zaferleri anlatır: "Şunu yaptım, bunu yaptım, orayı aldım, burayı yok ettim"Mahkeme tek bir soru sorar: "Peki insanlığını kanıtlayabilecek ne yaptın"Cevap veremezTanıklar da dinlenir Onlar da komutanın neden olduğu trajediden, savaşın yıkımından insanlara çektirdiği acılardan söz eder. Fakat orduda görev yapan bir aşçı, bir seferden dönerken Roma'ya kiraz ağacı getirdiklerini söyler General'in emriyle kiraz ağacı getirilmiş ve dikilmiştir.Ölüler Mahkemesi, General'in hayatı boyunca yaptığı tek iyiliğin, bir ağaç getirip dikmesi olduğuna karar verir. Ve onu hiçliğe mahkûm eder."Şehirler betona gömülürken "Şehir planlamacıları nerede" diye sormayıp, o şehirler yıkıldıktan sonra şehir planlamacılarına, "Şimdi ne yapmak gerekiyor" diye sorulması, bize özgü bir trajedi olsa gerek!Depremde yerle bir olmuş yıkılan binaların dışında dikkatinizi çeken bir şey oldu mu Mesela onca yıkıntının arasında hiç ağaç gördünüz mü Kaç ağaç vardı Bu aralar gazetelerde, ekranlarda, sosyal medyada, şehir planlamacıları bir beton yığını haline getirilen deprem bölgesinde, şehir planlamacılığının nasıl olması gerektiğini anlatıyorlar. Peki, bu şehir planlamacılar rant temelli, denetimsiz, imara aykırı, bina üstüne bina çıkarak büyüyen (!) ve felakete zemin hazırlayan şehirler kurulurken neredeydi acabaŞehir planlamacısı dediğimiz şey; bir şehrin yapısal olarak hem düzenli hem de planlı gelişmesinin sağlanması adına öneri ve projeler oluşturan kişi değil midir Aynı zamanda oluşturdukları önerileri ve projeleri uygulamaya geçiren. Ve hatta öneri oluşturulurken şehri etkileyecek bütün mekânsal, kültürel, sosyal ve teknik faktörleri göz önünde bulunduran...var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6912470;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6912470;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarbelma-akcurayikilinca-hatirlananlar-6912470' });Dolayısıyla devlet, yerel yönetimler, bölge halkı, medya, odalar, sivil örgütlenmeler ve hatta mahalle sakinleri, şehirler betona gömülürken, "Şehir planlamacıları nerede" diye sormayıp, o şehirler yıkıldıktan sonra şehir planlamacılarına, "Şimdi ne yapmak gerekiyor" diye sorulması, bize özgü bir trajedi olsa gerek! Oysa Türkiye'de 33 üniversitede şehir ve bölge planlama bölümü var ve bu üniversitelerden her yıl 2 binin üzerinde şehir plancısı mezun oluyor. Fakat bunların da neredeyse tamamı işsiz! İki yıl öncesine kadar şehir planlayıcısının yüzde 86'sının iş bulamadığını, yüzde 15'inin de planlama alanı dışında