Sistematik, kasıtlı, planlı kötülük!

Gördüğüm fotoğraflar dehşet vericiydi…

Gazze'de bir çocuk yardım almak için toplanan kalabalığın arasında sıkışmış, ağlayarak elindeki boş tencereyi uzatıyor.

Bir deri bir kemik kalmış bir çocuk annesinin kucağında insanlığımızdan bizi utandıran derin bir bakış fırlatıyor…

Gazzeli çocukların yüzlerce benzer fotoğrafı yayımlandı.

Buna rağmen İsrail hükümetinin kitlesel aç bırakma politikasının sonucu yaşamını yitirenlere her gün yenileri ekleniyor.

Birleşmiş Milletler bölgede her 3 kişiden 1'inin günlerdir yemek yemediğini, "yavaş ölüm" tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.

Öyle ki, çoğu çocuk açlıktan ölenlerin sayısı 150'yi geçti.

Oysa uluslararası hukukta açlığı silah olarak kullanmak savaş suçu sayılıyor.

Ama dünya, İsrail'in kalori hesabıyla yönettiği bu açlık politikası karşısında hâlâ rakamların ardındaki kastı görmek istemiyor.

***

İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırıları artık 'güvenlik' değil, açık bir yok etme stratejisi.

Açlık politikası; sistematik, kasıtlı, planlı kötülüğün dünyada yeniden icat edildiğinin kanıtıdır.

Gıda sevkiyatları, rastgele değil, hesaplanarak sınırlandırılıyor.

The Guardian'ın Ortadoğu muhabiri Emma Graham Harrison'a göre İsrail yıllardır bölgedeki gıda ihtiyacını detaylı biçimde hesaplıyor, kimin ne kadar kaloriye, dolayısıyla ne kadar gıdaya ihtiyaç duyduğunu biliyor.

İsrail'in yıllardır gıda sevkiyatlarını ölüm sınırına varmadan sınırlayan bu stratejisi, bugün Gazze halkını ölümcül açlığa sürüklemek üzerine kurulu.

Yani açlık, kasti olarak yaratılmış ve sürdürülüyor.

İsrail ve müttefikleri bu durumu bir lojistik başarısızlık gibi gösterse de veriler açlığın bilinçli bir devlet politikası sonucu olduğunu ortaya koyuyor.

***

Birleşmiş Milletlere göre de Gazze'de insanların açlıkla sınandığı bir düzen kuruldu.

Yardım uçakları havadan yiyecek atıyor; bazıları denize düşüyor, bazıları insanların üzerine... Yardım taşıyan paletlerin altında ezilen çocukların haberleri, yardım kolilerini almak için denizde boğarak ölen Filistinli ailelerin hikâyeleriyle birleşiyor.

Ancak bu, başarısız bir yardım politikası değil, başarıyla yürütülen bir yokluk mühendisliği.

İsrail'in bir halkı aç bırakarak terbiye etmeye çalışması bir sonuç değil, bir amaç.

Üstelik bu hedef sadece İsrail'e ait değil; ABD ve bazı Batılı müttefiklerinin sessizliği, uçaklarla sembolik yardım atarken karayolu geçişlerine izin vermemeleri, bu politikayı ortaklaştırıyor.