Kuçuradi'nin en zor sorusu!

İçerisi oldukça kalabalıktı. Ve olabildiğince sessiz81 ilden gelen vali yardımcıları, kaymakamlar ve emniyet mensupları bir toplantı salonunda bir araya geldi. Bazılarının elinde kâğıt-kalem, kendilerine verilecek insan hakları eğitimi seminerinin başlamasını bekliyordu.2002'de Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde mülkî idare amirlerine yönelik başlatılan bu bir yıllık insan hakları eğitim programında konuşmacılardan biri de felsefeci Prof. Dr. İoanna Kuçuradi'ydi.Kuçuradi, seminere bir soruyla başladı. Ve dedi ki: "Sizce insan onuru nedir" Haysiyet, şeref, namus gibi kavramlar havada uçuştu Mülki amirlerin hemen her biri "insan onuru" kavramını kendi varlığı, ailesi, işi, uğradığı mağduriyetler üzerinden açıklıyordu.Kuçuradi bir sessizlik anını bekledi: "İnsan onuru başkasının başına gelen bir olay karşısında, sizin nasıl bir tutum sergilediğinizle ilgilidir. Biz, insan onurunu uğradıklarımızla değil, yaptıklarımızla koruruz."O anda, o salonda bir gazeteci olarak bulunduğumu unuttum. Her sözünü kaydetmek, tek bir kelime dahi kaçırmak istemiyordum. Ve sonrasında insan hakları üzerine yazdığım her haberimde, her makalemde, kitaplarımda, mesleki duruşumda Kuçuradi'nin "Uğradıklarımızla değil, yaptıklarımızla" sözünü kendime ve okurlarıma daima hatırlattım. Zaman içerisinde mesleğimi icra ederken nasıl düşünmem gerektiği, kavramların, soru sormanın neden önemli olduğu konusunda da Kuçuradi'den öğrendiğim her şey bana rehber oldu.20 yıl sonra, bugün bilginin, düşüncenin değersizleştirildiği, önemini yitirdiği o kadar kötü zamanlardan geçiyoruz ki, yılın bu ilk gününde, umut olsun diye Kuçuradi'yi anlatmak istedim. Çünkü Kuçuradi sadece bir felsefeci değil, aynı zamanda bir mimar... Yaşam felsefesi mimarı! İnsanın hayattaki duruşunun mimarı Düşüncenin, kavrayışın mimarı Ve en önemlisi de soruların!Bizim sorunumuz da burada başlıyor. Ülkemizde öylesine derin kamplaşmalar var ki, soru sormayı unuttuk. Daha doğrusu soru sormanın önemini ve kıymetini bilmiyoruz ama hepimizin her şeye, herkese bir cevabı var Haliyle felsefe bilmeyen, sorusu olmayan bir toplumda mesela "ifade özgürlüğü" gibi tartışmalar bir süre sonra "saçmalama özgürlüğü"ne dönüşebiliyor. Oysa soru sormak, insanın önce kendi düşüncelerinin oluşmasına katkı sunar. Düşündüğümüz şeyi doğru bir biçimde sorgulamamızı, yorumlamamızı, ifade etmemizi sağlar.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6880635;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6880635;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarbelma-akcurakucuradinin-en-zor-sorusu-6880635' });Kuçuradi'nin sadece soruları bile bence anlattığı, yazdığı her şeyin bir özeti gibi Daha doğrusu, sorduğu her soru, yaşamın yapboz parçaları gibi O parçaları birleştirmek, yani resmin tamamını görmek için onun sorularının peşinden gitmeniz gerekiyor. Mesela