İsimsiz bir mezar!

Yıl 1952...

Algıda seçicilik bu olsa gerek!

Ressam Abidin Dino'nun evini arayan polis eserlerinde yer alan Dino'nun imzasını orak-çekice benzetti.

Böylece çoğu seramik eserler, kutulara yerleştirilip "delil" olarak emniyete götürüldü.

Savcılık; Dino'nun seramiklerin üstündeki soyut çizimler ve attığı imzayla komünizm propagandası yaptığı iddiasında bulundu.

Abidin Dino yurtdışında ve bu gelişmelerden haberi yok!

Bilirkişi, Polis Koleji öğretim görevlilerinden oluşturuldu. Güzel sanatlar uzmanı olmayan bilirkişi heyetine Abidin Dino'nun öğretim üyesi, dilbilimci, çevirmen ve yazar olan eşi Güzin Dino karşı çıkınca, savcılık bu kez, aralarında ortaokul resim öğretmeni ve desinatör olan yeni bir bilirkişi heyeti tayin etti. Bu bilirkişi heyeti de "seramiklere orak-çekiç resimleri çizildiği" yönünde görüş bildirdi.

strong class'read-more-detail'Haberin Devamı

Seramikler içerisinde en kuvvetli delil ise bir çaydanlık!

Bilirkişi raporuna göre: "Seramik çaydanlıktaki imzada 'd' harfi çekicin kulpu, 'n' harfi de orak işareti" sayılınca Abidin Dino'nun Türkiye'ye getirilmesine ve ağır cezada yargılanmasına karar verildi.

Güzin Dino bu karara karşı eşi adına uzun bir hukuk mücadelesi verince, yeni bir bilirkişi raporu için seramikler bu kez Güzel Sanatlar Akademisi'ne gönderildi. Bu raporda ise seramiklerde suç unsuru olmadığına karar verildi...

19 yıl sonra Abidin Dino bir sergi açılışına katılmak için Paris'ten Türkiye'ye dönmeye kalktı. Ancak devlet seramikleri unutmadığı için İstanbul'da uçaktan iner inmez havaalanı'nda gözaltına alındı. Bırakıldıktan sonra tekrar Paris'e döndü. 7 Aralık 1993'te yılında, vefatından sonra İstanbul'a getirilerek Aşiyan'da toprağa verildi. Güzin Dino ise Paris'te

Dino çifti, sadece baskılara karşı verdikleri hukuk mücadelesiyle değil, sanattaki yaratıcılıkları ve yaşadıkları aşk hikayesiyle de anılırlar.

Geçtiğimiz gün "Abidin ve Güzin Dino'nun yaşadığı, sanat ve edebiyat tarihine geçen büyük bir aşktı" diye yazan İhsan Yılmaz, Güzin Dino'nun Paris'teki Thiais mezarlığında bulunan mezar yerinin 10 yıllığına kiralandığını, vefatının üzerinden 11 yıl geçtiğini, şu anda mezarın ona ait olduğunu gösteren hiçbir işaret kalmadığını hatırlatarak, "Eğer ailesi ya da varisleri yeni bir sözleşme yapmazsa, kemikleri alınıp mezar yeri başkasına verilecek" diyerek çok önemli bir yazı kaleme aldı.