Hiç şaşırmadım!

Çocuklara istismarı normalleştiren, kızına, torununa tecavüz edeni serbest bırakan, karısını, sevgilisini öldürene iyi hal uygulayan bir yargı; genç bir kadını önce boğan, hayattayken bir varile sokup yakan ve üzerine beton döken bir adamı da elbette "haksız tahrik" indirimiyle ödüllendirecekti! Öyle de oldu.Üniversite öğrencisi Pınar Gültekin'i öldüren Cemal Metin Avcı, önce ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırıldı, sonra cezası "haksız tahrik" uygulanarak 23 yıla indirildi. Yani 14 yıl yatıp çıkacak. Çünkü yargı, kararlarını çoğu kez hukuka göre değil, kadınları aşağılayan mevcut baskın zihniyete göre veriyor. Öyle olmasa bir mahkeme hem tasarlayarak öldürmekten ceza verip hem de haksız tahrik indirimi uygulayabilir mi Mahkemenin cinayeti itiraf eden bu sanığa neden "haksız tahrik" indirimi uyguladığını bilmiyoruz, ama hukukta haksız tahrikin ne anlama geldiğini biliyoruz. Hukuk, haksız tahrik için, "suçu işleyene karşı mağdurun da aynı türden bir saldırıda bulunması gerekir" der. Suçlu kendisini savunmak için paniklemişse o esnada kendisine yapılan saldırıya aynı şekilde karşılık verirse bu haksız tahrik nedeni sayılabilir. Oysa bu davanın konusu tasarlayarak, eziyet çektirerek öldürmek!Tam da bu nedenle Pınar Gültekin cinayeti davasına bakan mahkemenin bu çelişkili kararı siyasi tepkilere neden olup, toplumda şok etkisi yaratsa da davanın gidişatı, duruşmalar sırasında mahkemenin olayı sorgulayış biçimiyle zaten kendisini belli etmişti.Hatırlatayım: Örneğin duruşmalardan birinde sanık Cemal Metin Avcı'nın, "O bir eskorttu" ifadesi üzerine mahkeme Gültekin'in telefonunu inceleme kararı aldı. Bu inceleme kararı aslında daha o gün, mahkemeden nasıl bir karar çıkacağının da bir göstergesiydi. Ama medya bunun üzerinde durmadı. "Öldürülen bir kadının hayatı, onu öldüren sanığın suçunu hafifletecek mi" diye sormadı bile. Üstelik o telefon incelemelerinden hiçbir şey çıkmadı. Sanık "bıçakla saldırdı" dedi, saldırıya dair bir iz yok. Video ile kendisine şantaj yapıldığını iddia etti, video yok. Yine de mahkeme, cinayeti neden işlediğine dair defalarca ifade değiştiren sanığa inanmayı tercih etti.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6778848;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6778848;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarbelma-akcurahic-sasirmadim-6778848' });Yani henüz gerekçeli kararı bilmiyoruz, ama dava dosyasında haksız tahrik belli ki sanığın "beni tehdit etti, bana şantaj yaptı, beni bıçakla öldürmeye kalktı" gibi ifadeleri üzerine oluşturulmuş görünüyor. Çünkü dosyada somut bir delil yok. Cinayeti işlemesinin dışında, hiçbir ifadesi bir diğerini tutmuyor. Yani yakıldığında hâlâ hayatta olan bir kadının nasıl tahrik ettiğini bir