Güle güle Altan Abi!

Altan Öymen'i kaybettik.

Siyaset sahnesinde de önemli bir figürdü elbette, ama bence onu asıl tanımlayan kimlik gazetecilikti.

Kelimeleri özenle seçen, her sözüyle ölçüyü koruyan zarif bir insan.

Gazeteciler Cemiyeti'nin Etik Kurulu Başkanı olarak görev yaptığı dönemde Altan abiyle birebir çalıştım…

Siyasi kariyeriyle tanınsa da onun asıl mirası gazetecilikti.

İddiası olmayan ama sorusu olan, hamasetten uzak ama toplumun ruhuna yakın, yalın ama derin bir anlatı dili vardı.

Sohbetlerimizde gazeteciliğin bir "meslek" değil, bir "durum" olduğunu anlatırdı.

Polemik sevmemesi, kavga etmemesi, sesini yükseltmemesi güçsüzlüğünden değil, kuvvetin asaletle kullanılabileceğini göstermek istemesindendi.

Türkiye medya ve siyaseti tarihinde nadir görülen "sözün sorumluluğunu taşıyan insan" örneğiydi.

Altan Öymen'in mesleğe kattığı en önemli değerlerden biri de ölçüydü.

Ne fazla duygusal ne de soğuk ne fazla yakın ne de uzak. Türkiye'de gazetecilik sık sık taraf seçmek zorunda bırakılırken, o taraf tutmadan da duruş sahibi olunabileceğini gösterdi.

Hiç öfkelendiğini görmedim. Bir görüşü savunmanın, diğer görüşleri yok saymak anlamına gelmediğini bilenlerdendi.

Türkiye'nin acı siyasi kırılmalar yaşadığı dönemlerde bile yazılarıyla ortalığı yangın yerine çevirmedi; aksine, aklı ve hafızayı korumayı öğütledi.

Kendini yüceltmeden yazdı; haberi merkeze aldı, okuru ciddiye aldı.