DÜNYANIN RUH SAĞLIĞI FENA BOZULDU! AMOK BİR DÜNYAYA DOĞRU MU İLERLİYORUZ
Artık şiddet haberi ne okumak ne de yazmak istemiyorum desem de bitmiyor; Önceki gün metroda çıkan bir kavgada adam bağırıyor: "70 dosyam var, 71'i de işlemekten korkmam!" Ardından bir başka haber: Maskeli bir adam, sokakta tanımadığı üç kişiyi rastgele bıçakladı. Ve bir haber daha: Tekirdağ'da cinsel istismara uğraması sonucu kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden iki yaşındaki Sıla bebek, son yolculuğuna uğurlandı.
Tam bir "Amok Koşucusu" hali. Amok, bireyin kontrolsüz bir şekilde şiddete başvurması ve bir çılgınlık hali içinde saldırganlaşması anlamına gelir. Bu kavram, bugün dünyada yaşanan krizlerle paralellik gösteren bir metafor sunuyor.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıBu kaotik ortamda devletlerin krizlerle baş edememesi ve bireylerin şiddete başvurma oranlarının artması, insanlığı kontrolünü kaybetmiş bir dünyaya doğru sürüklüyor. Artık şiddetin her türlüsü yalnızca bireysel değil, küresel bir olgu haline gelmiş durumda. Peki, nasıl oldu da şiddet ve öfke, toplumsal çözülmelerin kaçınılmaz bir sonucu haline geldi
Uzmanlara göre; Pandemi, savaşlar, ekonomik krizler, göçler, iklim değişikliği ve teknolojik dönüşümler, insanların psikolojik dayanıklılığını ciddi şekilde zedeledi. Ve giderek artan bir huzursuzluk, dünyayı bireysel ve toplumsal düzeyde bir şiddet ve öfke sarmalına sürüklüyor.
Dünya Sağlık Örgütü'nün verileri de bunu doğrular nitelikte. Bugün yaklaşık 1 milyar insan bir tür ruh sağlığı problemi yaşıyor. Yani dünyada sekiz kişiden birinin ruh sağlığı bozuk. Pandemi sonrası bu oran yüzde 25 arttı. Yine dünya genelinde gençlerin yüzde 20'si ruhsal sorun yaşıyor. Özellikle sosyal medya bağımlılığı, geleceğe dair kaygılar ve toplumsal baskılar, 15-24 yaş arasındaki gençlerin psikolojisini derinden etkiliyor. Bu yaş grubunda intihar vakalarının dünya genelinde ikinci en yaygın ölüm nedeni haline gelmesi endişe verici. Her yıl yaklaşık 700 bin insan intihar ediyor ve bu vakaların çoğu gençler arasında. Bu veriler, bireysel travmaların ötesinde, toplumsal düzeyde büyük bir krizin işaretidir.
strong class'read-more-detail'Haberin DevamıBuna rağmen yok etme arzusundan yok olma arzusuna savrulan yaşamların ardındaki toplumsal ve ruhsal nedenler görmezden geliniyor. Bireysel cinnet vakalarını izole olaylar gibi sunarak toplumun gerçek sorunlarına gözlerimizi kapatıyoruz. Oysa ruh sağlığı sorunları, şiddet ve öfke gibi davranışların temelinde yatan faktörlerdir. Bu körlük, yalnızca bireysel travmaların artmasına değil, aynı zamanda toplumsal çözülmenin daha da hızlanmasına neden oluyor.