İPhone 17 tanıtıldı

Apple, sahneye çıkardığı iPhone 17 Pro ve Pro Max ile "şimdiye kadarki en güçlü" iddiasını bir kez daha tekrarladı. Şirketin verdiği rakamlar ve yaptığı gösteriler, performansın zirveye çıktığını söylüyor. A19 Pro çipiyle gelen bu modeller yalnızca günlük kullanım için değil, güçlü oyunlardan profesyonel video prodüksiyonuna kadar çok daha ağır işlerin altından kalkmayı hedefliyor.

Yeni tasarımda dikkat çeken ilk şey, Apple'ın malzeme tercihindeki değişiklik. Daha önce "en dayanıklısı" diye öne çıkardığı titanyumu bir kenara bırakıp bu kez daha farklı bir yola gitmiş. Bunun nedeni cihazın kullanıcının elinde fazla ısınmamasına, oyun oynarken telefonun performansını düşürmeden yoluna devam etmesine odaklanmış. Belki de bu yüzden Apple, iPhone'u artık sadece bir iletişim aracı değil, bir oyun konsolu, hatta cebinizde taşıdığınız küçük bir bilgisayar olarak anlatıyor.

Kamera tarafında Apple'ın iddiası büyük. Güçlü 48 megapiksellik Fusion kamera, 8x optik zoom yapabiliyor. Bu, bugüne kadar bir iPhone'da görülmüş en uzun optik zoom. Bir konser sahnesinde çok daha fazla yakınlaşmak artık mümkün. Ön kamera tarafında Apple küçük ama günlük hayatta çok işe yarayacak bir yenilik getirmiş. Artık kalabalık bir arkadaş grubuyla selfie çekerken kimseyi kadrajın dışında bırakmıyorsunuz. Kamera kendiliğinden alanı genişletiyor. Üstelik aynı anda hem ön kamerayla sizi hem de arka kamerayla bulunduğunuz ortamı kaydedebiliyorsunuz. Yani bir konserdesiniz diyelim, hem sahneyi hem de kendi heyecanınızı tek videoya sığdırabiliyorsunuz. Özellikle sosyal medya için içerik üretenler açısından bu, ayrı ekipmana ihtiyaç duymadan "iki yönlü anlatım" yapabilmek demek.

Video konusunda Apple bir adım daha ileri gitmiş. Artık bu telefon sadece gündelik vlog çeken gençlerin değil, kısa film çeken ya da profesyonel projelere imza atan insanların da işine yarayacak bir seviyeye çıkmış gibi görünüyor. Apple aslında burada "yaratıcılığını ortaya koymak için özel bir stüdyoya ihtiyacın yok, cebindeki cihaz yeter" mesajı vermiş.

Ekran tarafında Apple'ın yaptığı en büyük iyileştirme aslında hepimizin her gün yaşadığı bir soruna dokunuyor. Yazın güneşin altında telefon ekranını görmek neredeyse imkânsızdır. Navigasyonu açsanız da harita silikleşir. İşte yeni modelde bu sorun büyük ölçüde ortadan kalkıyor, ekran güneş altında bile net görünüyor. Dayanıklılık kısmında da Apple iddialı; telefonun camı artık daha sağlam. Düşme ya da çizilme riskine karşı eskisine göre çok daha dirençli olduğunu söylüyorlar.

Yapay zekâ, kültürel erişim ve Türkiye gerçeği

Tüm detayların ötesinde asıl mesele, iPhone'un artık nasıl bir ürün olduğunda gizli. Apple Intelligence, yani Apple'ın kendi yapay zekâ platformu, bu telefonların kalbinde. Artık telefon yalnızca uygulama çalıştıran bir cihaz değil; sizin yazılarınızı toparlayan, toplantılarınızı özetleyen, bir makaleyi kısaltan ya da fotoğrafınızı saniyeler içinde düzenleyen bir dijital asistan haline geliyor. Yani Apple artık telefon değil, kişisel asistanda satıyor.

Burada işin ilginç tarafı, bu asistanın herkese aynı şekilde çalışmaması. Apple Intelligence henüz Türkçe desteklemiyor. İngilizce konuşan bir kullanıcı sabah işe giderken telefona "Bugünkü toplantılarımı özetle" dediğinde birkaç saniyede gündemini önüne alabiliyor. Ya da uzun bir e-postayı açmadan, Siri'nin geliştirilmiş versiyonunun hazırladığı kısa özetle işini görebiliyor. Aynı kişi sosyal medyada paylaşmak için bir fotoğraf seçtiğinde, yapay zekâ sahneyi tanıyor, ışığı düzeltiyor, gerekirse fotoğrafı yeniden çerçeveliyor. Bizde ise bu özelliklerin çoğu devre dışı.