Bazen içinde bulunduğumuz durumu anlatmak için sayfalar dolusu cümle sarfetmeye gerek kalmaz. Tek bir kelime yeter. Doğru seçilmiş bir kelime, yaşananların tortusunu, insanın iç dünyasında bıraktığı izi ve toplumun ortak ruh halini ele verir.
Türk Dil Kurumu'nun (TDK) geçen yıl ilk kez başlattığı "Yılın Kelimesi / Kavramı" anketi tam da bu ihtiyaca cevap veriyor. Anketin mantığı oldukça yalın ama bir o kadar da derin: Bir yıl boyunca toplumun gündemini, duygu dünyasını ve düşünme biçimini en iyi yansıtan kelime ya da kavramı ortak bir değerlendirmeyle görünür kılmak...
Bu çalışma, ilk bakışta bizi sadece belli kelimelere odaklıyor gibi görünse de, kelimelerin ardındaki ruh hali önemli şeyler anlatıyor. Biraz durup düşündüğümüzde sosyokültürel dönüşümün izlerini okumamıza imkan tanıyor.
Bu yıl TDK'nin oylamaya sunduğu beş kavram şunlardı: Dijital vicdan, vicdani körlük, çorak, eylemsiz merhamet ve tek tipleşme.
Dikkat ederseniz, listenin tamamı olumsuz çağrışımlar taşıyor. Demek ki insanlık ailesi olarak hal-i pürmelalimizden, yani gidişattan, pek de memnun değiliz.
TDK anketinde yaklaşık 300 bin kişinin oy kullandığı sürecin sonunda "dijital vicdan" kavramı yılın kelimesi olarak seçildi. Bu tercih, dijital çağda vicdanın nasıl bir dönüşüm geçirdiğini çarpıcı biçimde tartışmaya açıyor. Artık vicdan, çoğu zaman sorumlulukla ve eylemle değil; bir paylaşım, bir beğeni ya da bir "tıklama" ile sınırlı kalıyor.
Yahut günlük hayattan basit bir örnek düşünelim: Yolda yardıma muhtaç birini görüyorsunuz. İçiniz sızlıyor, acıyorsunuz. Ama yardım edebilecekken yürüyüp gidiyorsunuz. Vicdan konuşuyor, hatta biraz can yakıyor; fakat eyleme dönüşmüyor.
Gazze'de yaşananlar karşısında sergilediğimiz tutum da çoğu zaman buna benziyor. Elbette eyleme geçenler, meydanlara çıkanlar var. Ancak büyük bir kesim için süreç, haberleri izlemek ve pasif bir duyarlılıkla, vicdani bir sızı hissetmekle sınırlı kalıyor. Ta ki yeni bir gündem, yeni bir haber, az önceki acıyı hafifletene kadar...

16