Yahudilerden dünyaya beş ölümcül darbe

Bu yıl 11'incisi gerçekleşen Necip Fazıl Ödülleri töreninde 'bir ilk yaşandı' desem yeridir.

Törende ödül sahipleri genelde 2-3 dakikalık 'teşekkür' konuşması yaparken, bu yıl, Fikir-Araştırma dalında ödüle layık görülen psikiyatrist Dr. Mustafa Merter, bu kuralı deldi ve 10 dakikayı aşan 'ders' niteliğinde bir konuşma yaptı.

Ve fakat programın belirli bir akışı olduğu için gecenin sunucusu Kaan Yakuphan, bir ara Merter Hoca'ya vakit hatırlatmasında bulununca, Hoca'nın konuşmasını pür dikkat dinleyen salondan 'konuşsun' nidası yükseldi.

Hatta sağımdaki koltukta oturan bir medya patronu 'Çok önemli şeyler anlatıyor' diyerek 'konuşsun' çıkışını onaylıyordu.

Pek çok bilimsel esere imza atan, Türkiye'nin en tanınmış psikiyatristlerinden Mustafa Merter ne anlattı

Bana göre, çağımızda insanlığı bataklığa sürükleyen beş ölümcül günahın (darbenin) kimler eliyle tedavüle sokulduğunu ve nasıl bir insanlık krizine yol açıldığını sarih bir dille ifade ediyor, son zamanlarda artan sapkınlıkların, otorite yoksunluğunun, cinsiyetsiz ve açık toplum fenomenolojisinin kaynaklarını gözler önüne seriyordu.

Hikayenin elbette evveliyatı vardır ama Merter Hoca, 1950'lerde Amerikan Yahudi Kongresi'nde 'önyargı ve otorite' üzerine alınan kararların, sosyal küresel kırılmalardaki etkisine işaret etti.

Yahudiler, Alman ırkçılığı sonucu biriken öfkenin kendilerine yansıdığını ve bunun bir daha yaşanmaması için otoritenin, milliyet ve inanç değerlerinin yok edilmesi ve bireyselleşmenin teşvik edilmesi gerektiğini düşünüyordu. Şöyle diyorlardı: Duygular bastırılırsa çevreye yansır; özellikle öfke, nefret gibi duyguların oluşmaması için aşırı bireysellik teşvik edilmelidir.

Araştırmaları esnasında çok üzücü ve ürkütücü bir tablo ile karşılaştığını, 1950'lerden itibaren bir proje dahilinde insanlığın yeniden formatlandığını dile getiren Merter, söz konusu kongrelerde alınan kararları beş ana maddede özetledi:

Bir: Ailede baba otoritesi, toplumda ise güçlü lider otoritesi yıkılacak.

(Yahudi George Soros'un İngiliz filozof Carl Popper'dan etkilenerek 'açık toplum'u savunması boşa değildi.)

İki: 1970'lerde değerleri yeniden belirlemek amacıyla sözde bir 'terbiye' sistemi başlatıldı. Bu sistemde bir öğretmenin veya bir din adamının bir çocuğa 'bu doğrudur, bu yanlıştır' demesinin önüne geçildi. 500 binin üzerinde kitap yayınlandı. Eğitim felakete sürüklendi. Bunun neticesinde ortaya 'ben' nesli çıkarıldı.

Üç: 1970-1990 yılları arasında kadınların erkeksi bir varoluş modeli benimsemesi teşvik edildi. Evlilikler geciktirildi. Eğer bugün kızlarımız 30-35 yaşına geliyor ve evlenmek istemiyorlarsa izleri buraya kadar takip edilebilir.

Dört: Aileden başlayarak, her türlü cinsel sapkınlık küresel çapta teşvik edilecek.