Keşfe daima hazır yazar

Yaşadığı dönemde kıymeti bilinmedi, küçümsendi, eserleri derin bir sessizlikle karşılandı. Ancak bugün edebiyatımızın 'aşılamayan' yazarlarından biri olarak anılmasındaki sır nedir

Tanpınar'ın unutulmaz Huzur romanı (ilk kez 1997'de) dönemin Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmeni Kenan Işık tarafından tiyatroya uyarlanmış ve sahneye konulmuştu.

İkinci Dünya Savaşı'nın çıkmasına saatler kala hasta yatağında yatmakta olan kuzeni İhsan'ın ilaçlarını yaptırmak üzere dışarı çıkan ve ilaçların hazırlanmasını beklerken girdiği eskicide aşkı, hayatı ve ölümü sorgulayan Mümtaz aslında huzuru arıyordu.

Bütün oyun, (şahsen beğenmediğim, kalabalık bulduğum bir dekor düzeninde) üst üste yığılmış eşyalarla dolu bu antikacı dükkanında geçiyordu.

Bir manada aydın kesiminin huzursuzluğunu anlatan 'Huzur'u Semih Kaplanoğlu'nun sinemaya uyarlayacağı haberleri de gündeme yansımıştı ama o proje henüz hayata geçmedi; vakti saatini bekliyor sanırım.

Derken, geçen sezon, Serdar Biliş, Tanpınar'ın şaheser statüsündeki bir başka eserini, Saatleri Ayarlama Enstitüsü'nü sahneye taşıdı.

Serkan Keskin'in romanda geçen onlarca surete büründüğü tek kişilik oyun seyirciden bir hayli ilgi de gördü.

Görüldüğü üzere, Ahmet Hamdi Tanpınar ve eserleri günümüz sanatçılarına da ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Soru şu: Hakkında bunca eser yazılmış, araştırma yapılmışken, okuyucular ve araştırmacılar Tanpınar'da daha ne bulmayı umuyorlar

Üzerine çalışıldıkça daha derinlere saçaklanan Tanpınar, elbette yakın dönem edebiyatımızın cevherlerinden biri.

Prof. Dr. İnci Enginün'ün deyimiyle 'Keşfe daima hazır bir yazar' Tanpınar.

Sabitfikir edebiyat dergisinin yeni sayısı (Ocak 2024) için Tanpınar üzerine önemli bir yazı kaleme alan İnci Enginün'e göre Tanpınar'ın bir eserinden hareketle diğer eserlerine de ulaşılabilir. Yani Tanpınar külliyatında bir bütünlük söz konusudur.

Bazen 'ne okuyorsun' diye sorulduğunda herhangi bir eserinin adını vermek yerine 'Tanpınar okuyorum' diyenlere rastlamışsınızdır. İşte, okura bu cümleyi söyleten Tanpınar'daki bütünlük duygusudur.