Kazanan adalet olmayacak

ABD yeni başkanını seçmek üzere bugün sandık başında...

Bununla birlikte ABD seçimlerinin hiçbir 'yenilik' içermediğini de biliyoruz.

Kötünün iyisini seçmek zorunda bırakılmış bir seçmen kitlesi var ortada.

Kamala Harris (Demokrat Parti) seçilirse Biden politikalarının devamı olacak.

Cumhuriyetçi Parti kazanırsa da eski tas eski hamam, Donald Trump'ın öngörülemez siyaset tarzıyla devam...

Her iki anlayışın da dünyaya adalet getirmeyeceğini Biden dönemi ve bir önceki Trump döneminden biliyoruz.

ABD'de başkanlar değişse de İngiltere'den devralınan' böl parçala ve yönet' politikası değişmeyecek.

Bir önceki Trump döneminden bugüne değişen şey ABD kamuoyunda yaşanan gözle görülür kutuplaşma oldu. Unutmayalım ki kongre baskınlarına ve siyasi suikastlara varan iç hesaplaşmalar yaşandı ülkede.

Şu da var ki müesses nizam pastasından daha büyük dilim kapmak isteyen yeni küresel aktörler de el yükseltiyor.

Uluslararası konularda daha çok söz sahibi olmak isteyen Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika'nın oluşturduğu BRİCS gibi oluşumlar başka ülkelere de örnek oluyor.

Türkiye'nin ve Erdoğan'ın ısrarla dile getirdiği 'daha adil bir dünya' için kılını kıpırdatmayan Batı dünyası demokrasiden insan haklarına, ekonomiden askeri ittifaklara kadar her alanda itibar kaybederken, küresel güç olarak yükselen yeni aktörler, artık meydanı tek başına ABD'ye ve AB ülkelerine bırakmak istemiyor.

Seçim sonuçlarına göre ittifakların daha da görünür hale geleceği aşikar. Dolayısıyla dünyayı sancılı bir süreç bekliyor.