Sinemanın bilinçaltımıza işleyen o görünmez mayası vardır ya...
Hani dev tanıtımların, kırmızı halı şovlarının, magazin köpürtmesinin ötesine geçen...
İşte o dünyanın üzerinde yıllardır kimseciklerin konuşmadığı bir "gizli özne" sessiz sedasız dolaşıyor: Kiliseler.
Evet, yanlış duymadınız.
Ne Cannes'da poz veriyorlar, ne Berlin'de şov yapıyorlar. Ama festival programlarını biraz kurcalayın; mutlaka çıkarlar karşınıza: Ekümenik Jüri.
Katolikler, Protestanlar... Hepsi el birliğiyle yarım yüzyıldır sinemanın "insani değerler" dediğimiz o geniş, esnek ama etkili alanında dolaşıyor.
Küçücük bir plaketleri var ama bazen filmin kaderini Altın Ayı'dan daha çok belirliyor.
Şimdi diyeceksiniz ki:
"E bizde niye olmasın"
Vallahi ben de onu diyorum.
Diyanet İşleri Başkanlığı, ülkenin festivallerine bir zahmet uğrasa; aileyi, adaleti, insan onurunu, tevazuyu dert eden filmleri ödüllendirse - fena mı olur
En fazla memleketçe bir şey öğrenmiş oluruz.
Bakın, "elin sinemacıları" bile Papa'nın huzuruna çıkıyor. Spike Lee'si, Gus Van Sant'ı, Cate Blanchett'ı, Monica Bellucci'si... Hatta bizim Ferzan Özpetek de var aralarında.
Papa da onlara "dünyanın yaralarına bakmaktan korkmayın, dünyanın acılarına sırtınızı dönmeyin" diyor. Yani Hollywood'a insanlık dersi veriyor.
Gelelim bizi ilgilendiren kısma.
Şimdi desem ki, "Bizim Diyanet İşleri Başkanlığı da festival ekosistemine girse; iyi, kaliteli filmlere ödüller verse..."
Ne olur
Muhtemelen bir kesim bunu sanata müdahale sayar, diğer kesim yıllardır beklediği adımı sonunda görür.
Şimdi gözlerimi kapatıyorum... Bizim Şener Şen, Haluk Bilginer, Kıvanç Tatlıtuğ, Yılmaz Erdoğan, Gülse Birsel, Cem Yılmaz falan - hep birlikte Diyanet İşleri Başkanı'nı ziyaret etmiş, sinema ve insani değerler üzerine çay eşliğinde muhabbet ediyor...
Sizce mümkün mü
Neden olmasın
"Sadece papaz olursan olur," diyeceksiniz belki.
E, onu da yaptık zamanında!
1991'de yönetmen İsmail Güneş, dönemin ceberut, aileye ve hatta Malazgirt'e bile düşman olduğunu düşündüğü zihniyeti protesto etmek için papaz kıyafeti giyip Çemberlitaş'tan Sultanahmet'e protesto yürüyüşü yapmıştı.
"Bir dakika, ne protestosu Ne Malazgirt'i Ne aile düşmanlığı" diye soruyorsunuz; haklısınız.
Hızlı bir özet:
ANAP iktidarda.
Aile Bakanı Cemil Çiçek aile dizileri istiyor; Ömer Lütfi Mete senaryoyu yazıyor; İsmail Güneş çekiyor.
TRT'ye teslim ediyorlar.

5