Çatır çatır bilet satılıyor

Anadolu'da nasıldır bilmiyorum ama maşallah İstanbul'da sanat mekanları cıvıl cıvıl... Diğer büyükşehirlerde de manzara üç aşağı beş yukarı aynı olsa gerek. Hemen her etkinlikte koltuklar doluyor, hele bazı etkinliklerin biletleri yok satıyor.

Baksanıza, İngiliz şarkıcı Robbie Williams'ın 7 Ekim'de İstanbul'da vereceği konserin ilk etap biletleri satışa çıkar çıkmaz (konsere daha 10 ay varken) bitivermiş.

Hele yılbaşının hemen öncesi ve sonrasında yaşanan bir Kuğu Gölü Balesi çılgınlığı var ki sormayın. Gösterinin biletleri (geleneksel olarak) anında bitiyor.

Bu işe Türkiye'de temsil veren Rus sanatçılar bile şaşırmış olacak ki Türk seyircisinin Kuğu Gölü Balesi'ne gösterdiği ilgiyi övmekten kendilerini alamamışlar.

Bale sanatçısı Vladimir Dorofeyev Türkiye'de alkış yağmuruna tutuldukları söylemiş ve Türk seyircisini 'büyüleyici' olarak tanımlamış.

Önceki akşam AKM'deki Türk Telekom Opera Salonu da dopdoluydu.

İstanbul'da yaşayan Ermeni vatandaşlarımızın akın ettiği salonda Ahtamar Efsanesi müzikalini izledik.

Bu sene 45. kuruluş yılını kutlayan Maral Müzik ve Dans Topluluğu'nun Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Ermenileri Patrikliğinin destekleriyle hazırladığı "Ahtamar Efsanesi" (Destiny of Tamar) müzikali'nin bestesi Majak Toşikyan'a ait.

Müzikalin gerçekten dokunaklı şiirleri ise şair Hovhannes Tumanyan tarafından 1891 yılında kaleme alınmış.

Tek perde ve 80 dakika olarak sunulan gösteride, 70 dansçı, 3 solist ve sahne arkası ekibiyle birlikte 125 kişilik geniş bir kadro yer aldı.

Ah Tamar efsanesini bilirsiniz; Van'da bulunan bugünkü adıyla Akdamar Adası'nda yaşayan Tamar adlı bir genç kız, ada dışından yabancı bir delikanlıya aşık olur. Delikanlı her gece yüzerek adaya çıkar ve sevdiğiyle buluşur. Tamar fener ışığı yakarak gizli sevdasına bulunduğu yeri belli eder. Ancak ada ahalisi bu ilişkiden haberdar olunca öfkelenir ve bir oyun kurar. Tıpkı Tamar'ın yaptığı gibi bir gece adanın farklı noktalarında çok sayıda fener ışığı yakarlar. Bizim delikanlı, hangi ışığın Tamar'a ait olduğunu bilemediği için bir o yana, bir buyana yüzer, sonunda yorgun düşer ve Van denizinin dalgaları arasında boğulur. Bunu gören Tamar da kendini denizin serin sularına bırakır.