"Sanat ahlaksızdır, sanat dinsizdir; sanatta ayıp yoktur," diye söze başlayıp saçma sapan hezeyanlarda bulunan opera sanatçısı da vardı; "Devlet kurumlarında sanatçılar, metrobüs şoförleri kadar ancak maaş alıyor," diyerek serzenişte bulunan da...
Bu konuşmalara 2017'de, Nabi Avcı'nın Kültür ve Turizm Bakanlığı döneminde düzenlenen 3. Millî Kültür Şûrası'nda tanık olmuştum.
Farklı görüşleri temsil eden 170 yazar, akademisyen ve sanatçı, üç gün boyunca Türkiye'nin kültür atlasını masaya yatırmıştı o büyük buluşmada. Sinemadan tiyatroya, müzecilikten mimariye, kültür diplomasisinden yayıncılığa uzanan 17 ana başlık etrafında yoğun bir beyin fırtınası gerçekleşmiş; talepler, öneriler, tespitler ardı ardına sıralanmıştı.
Her telden sesin duyulduğu o şûrada, elbette önemli meseleler de konuşulmuştu.
Örneğin Kültür Komisyonu'nda (ya da belki Yayıncılık Komisyonu'nda) sıkça dile getirilen konulardan biri, bir zamanlar yayın dünyasının kalbi olan Cağaloğlu'nda bir kültür sokağının yeniden hayat bulması fikriydi.
Aradan yıllar geçti; defterlere düşülen o not, nihayet geçtiğimiz günlerde gerçeğe dönüştü.
Cağaloğlu'nda, Fatih Belediyesi tarafından "Cağaloğlu Kitapçılar Sokağı" açıldı.
Tarihi dokusu korunarak yenilenen bu sokakta yayınevleri ve kitabevleri yeniden okurla buluşuyor. Küçük ve Şengül Hamamı sokaklarını kapsayan proje sayesinde yalnızca kitap satışları değil, yazar-okur buluşmaları da bu mekanın rutini haline gelecek.
Cağaloğlu, 1990'lara kadar yayıncılık alanındaki ağırlığını korumuştu. Sonra önce gazeteler buradan çekildi. Ardından Beyazsaray Kitapçıları Çarşısı, 1999'da kapılarını kapadı; 28 Şubat postmodern darbe döneminde zorla boşaltıldığı iddia edilen çarşı, daha sonra bir otele dönüştürüldü.
Belki de ip tam da o dönemde koptu ve Cağaloğlu, yayıncılık açısından özlemle anılan bir "tarih"e dönüştü.
Geçen günlerde açılışı yapılan Cağaloğlu Kitapçılar Sokağı, işte bu 'tarihsel' misyon için bir küçük adacık olacak.

19