İzel- Çelik- Ercan 'ego'ya takıldı

İzel-Çelik-Ercan...

İlk ve tek üçlü albüm 'Özledim' 1991'de çıktı; o albüm bir milyonu aşan satışla 90'lar popunun duvarına isimlerini kazıdı.

Sonra Çelik 1992'de ayrıldı, ikili "İşte Yeniden" (1993) dedi ve o sayfa kapandı.

Yani altın çağ kısa sürdü ama iz bıraktı.

Neden seviliyorlar Çünkü üç farklı karakterin aynı şarkıda buluştuğu o harmoni, Ercan'ın kaleminin pop zekası ve "Özledim-Dönmelisin-Ara Ara" üçlüsünün kolektif hafızadaki karşılığı...

Kısacası: nostalji + şarkı kalıcılığı + sahici kimya.

2022'de özlediğimiz o rüya geri geldi; Kuruçeşme'den itibaren konserler tıklım tıklım geçti.

Ama Nisan 2024'de tekrar koptular.

İzel, "mutsuzum" diyerek ayrılığı kendi açıkladı; şimdi Çelik, "Kıbrıs'ta İzel sahneyi terk etti, Ercan'la ortada kaldık" diyerek taşları bir kez daha yerinden oynattı.

Peki benim yorumum

Bu hikayede haklıdan çok 'ritim' arıyoruz.

90'ların kimyası stüdyoda doğdu, sahnede ego testine takıldı.

Nostalji bankası hala dolu ama kasa anahtarını üçü birden çevirmeyince şarkı da bitiyor.

Dünyada da tablo aynı: "Cehennem donarsa" diyen Eagles 1994'te döndü; "Not in This Lifetime" diyen Guns N' Roses 2016'da stadları doldurdu.

Yani fan isteği bazen mucize yaratır...

Bizde mi

O mucize, üç imza ister.

İmzalar eksikse rüya yine yarım kalır.

DEMET RÜŞTÜNÜ İSPATLADI

Demet Özdemir 'Eşref Rüya' dizisindeki performansıyla rüştünü ispatladı.

Eskiden romantik komedilerin enerjik kızıydı, şimdi dramın tam kalbinde.

Son bölümü izledim; özellikle ağladığı sahne o kadar gerçekti ki, Rüya değil, Demet'in iç dünyası ağlıyordu sanki.

'Erkenci Kuş'taki neşesi, 'Doğduğun Ev Kaderindir'deki kırılganlığı ve 'Adım Farah'taki olgunluğu bu rolde birleşmiş.

Bir de Çağatay Ulusoy'la aralarındaki uyum...

Ekranda o kadar doğal, o kadar inandırıcılar ki, hikayenin duygusu sadece diyaloglarla değil, bakışlarla da taşınıyor.

Demet artık sadece "aşkın yüzü" değil, duygunun kendisi.