Diziler şiddeti tetikliyor mu
Aydan Şener'in kadın cinayetlerine dair açıklamaları, medyanın şiddet üzerindeki etkisini yeniden gündeme getirdi.
Şener, dizilerin şiddeti tetiklediğini savundu ancak bu konuda tek sorumlunun diziler olmadığını söyleyen birçok kişi gibi ben de dijital platformların ve sosyal medyanın çok daha büyük bir rol oynadığına inanıyorum.
Dijital platformlarda izlenen filmler, sosyal medyada karşımıza çıkan sahte ve abartılı hayatlar öylesine cazip ve özendirici bir duruma geldi ki, birçok kişi bu mecralara bakarak hayatın aslında ne kadar kolay olduğunu sanıyor.
Bu yanılsama, insanları yalnızca daha fazla tüketmeye değil, aynı zamanda kendi psikolojilerini de sarsmaya yönlendiriyor.
Bu sahte yaşamların etkisi altına giren gençler ve çocuklar, gerçek hayatla olan bağlarını zayıflatıyor ve karşılaştıkları zorluklarda umutsuzluğa düşüyorlar.
Halbuki bu platformlarda gördüğümüz şaşaalı hayatlar, kusursuz görünen yaşamlar aslında bir aldatmacadan ibaret. Gerçek hayat ne sosyal medyada ne de dijital platformlarda gördüğümüz gibi değil ve hiçbir zaman da öyle olmayacak.
Gelecek nesillerin bu dijital yanılsamadan kurtulup gerçek hayatla bağlarını güçlendirmeleri gerekiyor.
Tıpkı Şener'in uyardığı gibi, gençler ve çocuklar bu sahte cazibeye kapılmamalı ve sosyal medya tarafından dayatılan hayallerin birer yalan olduğunu unutmamalılar.
SOSYAL MEDYA GENÇLERİ MAHVETMEYE DEVAM EDİYOR
Pandemi sürecinde evlere kapanan gençler, adeta dijital bir dünyaya hapsoldu.
Bu süreçte, bir nesil klavyelerle oyunlara, ilginç internet sitelerine ve sorgulanması gereken inanç sistemlerine yönlendirildi.
Sosyal medyanın yanlış kullanımının en yoğun görüldüğü ülkelerden biriyiz.
Kapansa bir dert, kapanmasa ayrı bir dert...
Ancak kesin olan şu ki, sosyal medya giderek daha tehlikeli bir hal alıyor.
Devletimiz, vatandaşların can güvenliği için sosyal medya platformlarıyla mücadele ediyor ve kapanma cezaları bire bir uygulanıyor.
Daha dengeli bir dijital varoluşun şart olduğu bu dönemde, gençlerin güvenliğini sağlamak adına atılacak adımlar kritik önemde.
İNSANLIĞIMIZI SORGULATAN GÜNLER
Maalesef, ülke olarak çok zor günlerden geçiyoruz.
Kadın cinayetleri hepimizin hayatında derin travmalar yarattı.
Son yaşanan İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil'in vahşice katledilmesi, insanlığın geldiği noktayı hepimize yeniden sorgulatıyor.
Kadınlarımızın ve çocuklarımızın güvenliği için gereken her şeyin bir an önce yapılması elzem.
Gidişat gerçekten çok kötü.
Gençlik nasıl bu hale geldi
Her gün bu tür haberlere maruz kalmak herkes için ağır bir yük, fakat bir de bunu bire bir yaşayan ailelerin acısını düşünmek bile insanın içini dağlıyor.