Hadise, Avrupa'da 8 konser verdi, toplam kazancının 40 milyon TL'yi geçtiği söyleniyor.
Neden mi orada Çünkü vergisi düşük!
Tarkan, Athena Gökhan gibi isimler de benzer yolu izliyor.
Türkiye'de 35'e varan vergi yerine Avrupa'da 10 vergiyle milyonları cebe atıyorlar.
İşin ironisi şu: Türkiye'de şöhret oldular, bu halk sayesinde yıldızlaştılar ama sıra kazancı paylaşmaya gelince "Biz yurtdışında alalım sahneyi" diyorlar.
Yani burada alkışı al, vergiyi dışarı öde.
Sanatçılar, Türkiye'de konser vermek istemiyor artık.
Bahane hazır; "Maliyet yüksek, vergi çok."
Oysa kazandıkları milyonlar, Türk Lirası'na çevrildiğinde dudak uçuklatıyor.
Vergiden kaçmak için ülke ülke gezenler, bu halkın sevgisini neden bu kadar hafife alıyor
Madem vergiden rahatsızlar, neden hala Türk izleyiciye 'bilet' satıyorlar
Ne diyelim... Şarkılar güzel ama vicdan biraz eksik çalıyor bu aralar.
KENAN İMİRZALIOĞLU HAKLI
Kenan İmirzalıoğlu'nun "Oyunculukta kaslı olmak yetmez, bu iş meziyet ister" açıklaması tam yerinde.
Son yıllarda setlerde spor salonundan çıkmış ama tek mimik yapamayan onlarca 'fit' oyuncu var.
Görüntü var, his yok!
Eğer kasla oyunculuk olsa, her fitness hocası başrol olurdu.
Oysa bakın Haluk Bilginer'e, Zerrin Tekindor'a, Nejat İşler'e...
Onlar karakterle oynar, bedenleriyle değil.
Ekranları yakışıklı ya da güzel doldurmaz; rolü yaşatan, izleyicide iz bırakandır.
Kenan İmirzalıoğlu bu gerçeği hatırlattı; umarız sektör de hatırlar.
PARAYI JÖN ALIYOR
Pelin Karahan çok net konuştu: "Bir oyuncuya astronomik rakam verip diğerlerine düşük ödemek etik değil." Haklı.
Türkiye'deki birçok yapım, bir jönün şöhreti üzerine kuruluyor ama bedelini tüm ekip ödüyor.