Her gün sabah kalkıyor ve bütün günlerini işkence görüntülerine, cinayet sahnelerine, çocuk istismarı videolarına bakarak geçiriyorlar.
Onlar, dünyanın yoksul köşelerinde, insanlık dışı koşullarda Silikon Vadisi için çalışan milyonlarca veri işçisi.
Günlük yevmiyeleri bir fincan kahve parasına bile denk düşmeyen görünmez insanlar.
İnternette dolaşırken bizim görmememiz gereken her şeyi ayıklıyorlar. Kulağa inanması güç geliyor, ama bu yapay zekâ çağının gözlerden saklanan en acı gerçeği.
Fransız belgeselci Henri Poulain'in "Yapay Zekânın Kurbanları" adlı filmi bu gerçeği bütün çıplaklığıyla anlatıyor.
Belgeseli izlediğim geçen salıdan bu yana, yapay zekâya bakışım değişti. İzlerken sarsıldım. Artık onu her kullandığımda ekranın ardında kimlerin emeği olduğunu düşünmeden edemiyorum.
O "zekâ dolu" ekranın gerisinde çok derin derin travmalar var.
Görünmez işçiler, görünür acılar
Nairobi'de, Manila'da, Lahor'da görünmez "veri işçileri" sabah gün doğmadan bilgisayarlarının başına geçiyor.
Görevleri basit ama yıkıcı: İnternetin en karanlık köşelerini yapay zekâya öğretmek. Nefret söylemi, şiddet, pornografi, işkence…
Algoritmaların öğrenebilmesi için onların acı çekmesi gerekiyor. Yapay zekâya insanlık öğretmek, insanın kendi ruhunu tüketmesiyle mümkün kılınıyor.
Bizim için bir tıklama, onlar için travma oluyor. Bu yıl yayımlanan bir araştırma bu tür içeriklere sürekli maruz kalan birçok işçinin zamanla depresyon, kaygı bozukluğu, panik atak ve hatta intihar düşünceleri geliştirdiğini gösteriyor.
Bir içerik denetleyicisi günde 700 kadar cinsel ve şiddet içerikli metin izliyor ya da okuyor. Fotoğrafları etiketliyor, metinleri düzeltiyor, algoritmalara nefes veriyor. Kazançları günde 1-9 dolar bandında. Sigorta yok, izin yok, psikolojik destek yok. Ama en acısı, konuşma hakkı bile yok.
Taşeronların elinde, hangi şirket için bile çalıştığını bilmeyen işçiler, gizlilik sözleşmeleriyle susturuluyor. Kimi zaman ödemeleri kesiliyor, kimi zaman günlerce ücretsiz fazla mesaiye zorlanıyorlar.
Dünya Bankası tahminlerine göre, bugün 154 ila 435 milyon kişi Afrika'dan Asya'ya, Latin Amerika'ya kadar uzanan geniş coğrafyada görünmez veri işçisi olarak çalışıyor.
Yani yapay zekâ sandığımız kadar "yapay" değil. İçinde milyonlarca insanın alın teri, uykusuzluğu ve sessizliği var.
Dijital çağın kolektif travması
Silikon Vadisi'nde ise gün bambaşka başlıyor.
Her şey şeffaf, yenilikçi ve "insanlık yararına" görünüyor. Ama o cam duvarların ardında yükselen bu teknoloji, dünyanın yoksul köşelerindeki görünmez ellerin emeğiyle ayakta duruyor.
Bir yanda "etik yapay zekâ" seminerleri, diğer yanda günde birkaç dolar için insanlığın karanlık yüzüne bakan işçiler… Bu çelişki, çağın en büyük ikiyüzlülüğü.

11