Stadyumlarda çalmak artık benim için normal

Dünyanın en büyük sahnelerini dolduran, sayısız hit sahibi şarkıcı Ed Sheeran, Brad Pitt'in başrolünde oynadığı "F1 Filmi"nin şarkısınıyaptı. "Bu projede de konfor alanımın dışına çıktım" diyen şarkıcıyla Los Angeles'ta bir araya geldim. Ed Sheeran ile yaratıcılık sürecini, pop-up konserlerini, koleksiyon merakını ve ilham kaynaklarını konuştuk.

◊ Farklı şehirlerde birden bire ortaya çıkıp hayranlarınız için çalıyorsunuz. Nerede çalacağınıza nasıl karar veriyorsunuz

- Kariyerimde öyle bir noktaya geldim ki bunun tuhaf gelmesini istemem ama stadyumlarda çalmak artık çok normal hale geldi. Beş yıl boyunca, her hafta sonu dört stadyum konseri yaptık. Ve artık herhangi bir yerde çalmayı özledim. Stadyum seviyesine gelmenin güzel yanı şu: Onun altındaki her yerde çalmak için özgürsün. Mesela geçen Amerika turnemde her cuma gecesi küçük bir yerde sahne aldım. Ertesi gün yine stadyuma çıkıyordum. Bu turda daha çok pop-up konserler yapıyoruz. Ben kariyerime pub'larda, açık mikrofon gecelerinde başladım mikrofonsuz. 30 kişiye çaldığım o ortamları özlemişim... O yüzden dedim ki: "Gideceğim yerlere sürpriz konserler koyacağım."

Haberin Devamı

Aslında bu tamamen nerede olduğumuzla ilgili. Mesela iki günlüğüne Meksika'daydık, bir restorana gittim. "Bu akşam burada çalalım" dedim. Hayranlar için bir WhatsApp topluluğumuz var. Oraya mesaj attım, "Bu mekânda çalıyorum" diye. 30 kişi geldi, çaldım, bitti. 17-18 yaşında hissettiğim bir andı.

Büyük konserleri de hâlâ seviyorum. 80 bin kişinin enerjisi tarif edilemez. Muhtemelen F1 arabası sürmek gibi bir şey. Ama küçücük bir odada, az sayıda insan çaldığında kurulan o bağ bambaşka. Hayat çeşitlilikle ilgili; farklı şeyler denemekle... İnat edip "Ben sadece bunu yaparım" dememek gerekiyor. "F1 Filmi" için "Drive" şarkısını yapmakta beni çeken şey de buydu. Konfor alanımın tamamen dışındaydı. Gerçek bir meydan okumaydı. Ve ben asla yarım yamalak yapmam. Çünkü Dave Grohl ve John Mayer'ın olduğu bir odaya girip numaradan iş yapamazsın. Orada en iyi halini götürmek zorundasın.

◊ Stüdyoya girip bir hit yaratma zamanı geldiğinde kendinizi belirli bir zihinsel moda sokmanız gerekiyor mu

- "Kötü olsa da cesaret et modu"... Çünkü herhangi bir şarkı yazarken "Bu kötü olabilir, korkuyorum" dersen stüdyoya giremezsin. Zaten çoğu zaman gerçekten kötü oluyor. Başlangıçtan itibaren yolda pek çok eskiz yapıyorsun ta ki doğru olana denk gelene kadar. Bu şarkıda biraz şanslıydık. Bu kadar yetenekle çevriliyken başarısız olmak çok zor. Ama ekip arkadaşlarım orada olmasaydı muhtemelen başarısız olabilirdim. Önümüze gelen bu fırsat için çok iyi hazırlanmıştık.

Haberin Devamı

GEORGE RUSSELL İLETEST SÜRÜŞÜ YAPTIM

◊ F1 pilotu George Russell ile yaptığınız sürüşü merak ediyorum. Korkutucu muydu yoksa heyecan verici mi

- George'a tamamen güveniyordum. Ama pistte tamamen normal giden araçlar vardı. George 200 mil hızla köşeyi dönerken bir anda karşında 30'la giden biri beliriyor. George da onların arasından kıvrılarak geçmek zorunda kalıyor. Pek hoş bir deneyim değildi.
Eğer pistte başka araba olmasaydı, "Yanımda bir F1 pilotu var, güvendeyim" derdim. Bana sanırım "ölebilirim" dedirtti. Adam bildiğin 30'la gidiyor ve sağa sola savruluyor, George ise Mercedes'i sürüyor. Tüm bunlara rağmen eğlenceliydi.

◊ Beste yapmaya başladığınızda ya da filmi izlediğinde sizi harekete geçiren belirli görsel unsurlar oluyor mu

Haberin Devamı

- Bir şarkı yazdığımda albümde yer almasa bile zihnimde mutlaka klibi canlanır. Çünkü müzikle görselliğin birlikte yürüdüğünü düşünüyorum. Görsel unsur müziğin çok önemli bir parçası ve bu yüzden filmler için çalışmak çok heyecan verici. Çünkü ortada zaten yaratılmış bir dünya var ve sen müziğinle o görselliğe katkıda bulunuyorsun. Müziği yazıp sonra ona bir görsel eklemek yerine, bu kez tersine bir süreç işliyor.

KASET TOPLAMAYA BAŞLADIM

◊ Mutlaka sahip olmak istediğin bir plak var mı

- Ben biraz plak çılgınıyım, o yüzden istediğim plakların çoğunu bulup aldım zaten. Şu sıralar kaset toplamaya başladım. Kaset bulmak biraz daha zor çünkü herkes kaset koleksiyonlarını zamanında çöpe attı. Bu yüzden daha da eğlenceli oluyor; mesela Brezilya'ya giderim, eski bir kasetçi bulurum, orada küçük küçük hazineler çıkar karşıma. Fiziksel müziği çok seviyorum. Bir plağı takarsın ve artık seçenek yoktur. Ne çalıyorsa onu dinlersin. Albümle birlikte yaşamak zorundasın. Bu da seni iyi albümler seçmeye yönlendiriyor

Haberin Devamı