Oscar ödüllü oyuncu Kate Winslet ile Los Angeles'ta bir araya geldik. Unutulmaz performanslarıyla sinemaya iz bırakan ünlü yıldızın ilk kez yönetmen koltuğuna oturduğu"Goodbye June"filmi 24 Aralık'ta dijital platformda izleyiciyle buluştu. Senaryosunu Winslet'ın oğlu Joe Anders'ın kaleme aldığı, başrolünde Oscar'lı oyuncu Helen Mirren'ın yer aldığı film birbirinden uzaklaşmış dört kardeşin, hasta anneleri June'un Noel'den önce kendi ölüm sürecini planlamasıyla yeniden bir araya gelmesini anlatıyor. Kameranın arkasında da tutkusunu ortaya koyan Kate Winslet ile film hakkında samimi bir sohbet gerçekleştirdik.
◊ İlk kez yönetmen koltuğuna oturdunuz. Neden bu projeyi seçtiniz
- Son 10 yılda şunu fark ettim; birlikte çalıştığım bazı yönetmenlerin ekip arkadaşları zaman zaman "Bir yönetmen gibi düşünüyorsun. Sen ne zaman yöneteceksin" diye sorardı. Sanırım bu durumun farkında bile değildim. Oyuncu olarak teknik bir zihnim var. Bunun yanında oyuncularla empati ve bağ kurma yeteneğim, sette neler olup bittiğine dair farkındalığım var. Keza yıllar içinde sette canlı bir ortam yaratıp herkesi parçası haline getirmeyi öğrendim.
O yüzden "Goodbye June"ortaya çıktığında kendimi ne kadar hazır hissettiğime şaşırdım. Kibirli ya da kendini beğenmiş gibi anlaşılmak istemem ama hayatımda hiçbir şeyi yarım yapmadım. Yapım böyle.
Dolayısıyla gerçekten hazır hissetmeden asla yönetmenlik yapmazdım. Sete gidip korkmuş hissetmek ya da oyuncuları destekleyememek korkunç olurdu. Filmin hikâyesi hem komik, hem detaylı hem de iz bırakan türdendi. Oyuncuların kendilerini desteklenmiş, korunmuş ve gerçekten dinlenmiş hissettikleri bir ortam olması gerekiyordu. Bunu yapmaya hazır olduğumu hissettim.
Haberin DevamıOĞLUMUN BUNU YAPACAK CESARETİ GÖSTERMESİ BENİ ŞAŞIRTTI
◊ Kameranın diğer tarafında sizi en çok şaşırtan ne oldu
- Yıllar içinde film ekipleriyle kurduğum güzel ilişkiler için ne kadar minnettar olduğumu fark etmek... Bütçesi küçük bir film çekiyorsanız, ki bizimki öyleydi, sadece 35 günde çekim yapıyorsanız, üstelik başrol oyuncunuz Helen Mirren bu 35 günün yalnızca 16 gününde yanınızdaysa... Helen bir işten gelmişti ve başka bir projeye gidecekti. Böyle bir durumda hızlı toparlanmak, ileriye dönük düşünmek ve iyi hazırlanmak için gerçekten iyi niyete yaslanmanız gerekiyor.
◊ Oğlunuzun yazdığı senaryoyu filme çektiniz. İlk okuduğunuzda ne hissettiniz
- Oğlumun bir şeyler yazmış olmasına şaşırmadım, çünkü hep yazardı. Şiirde çok yetenekliydi. Okuldayken tiyatro oyunlarına yaratıcı katkılar yapmıştı. Ayrıca oyunculuk yapmaya da başlamıştı, küçük de olsa bazı işlerde yer almıştı. Londra'da yazarlık okumak istedi, okula kabul edildi. Beni şaşırtan şey, bunu yapacak cesareti göstermesiydi. Çünkü çok mütevazı biri ve kendi yeteneği konusunda oldukça güvensiz.
Haberin Devamı2017'de annem vefat ettiğinde o daha gençti. Ailemizin dünyanın dört bir yanından bir araya gelişini çok net hatırlıyor. Büyükannesiyle çok özel bir ilişkisi vardı. Hikâyenin ilham verici duygusal arka planı buydu. Bundan yola çıkarak kurgusal bir aile yarattı. İlk okuduğumda ne kadar iyi olduğuna gerçekten çok şaşırdım, itiraf etmeliyim. "Bunu film yapacağız" dedim. "Hayır anne, o kadar da değil. Bu sadece okul ödevim" dedi. Ben ise "Hayır, bu bir film olabilir. Yapımcılığını üstlenmek ve kız kardeşlerden birini de ben oynamak isterim" dedim. O noktada yönetmenlik yapmayı hiç düşünmüyordum.
Oğlumun sürecin içinde kalmasını da istedim. Genelde işi bir yönetmene verdiğinizde, film artık onundur, bu doğru olan şeydir. Yazar geri çekilir. Ama ben bunu istemedim. Oğlumun fikirlerini seviyorum. Çok zeki bir çocuk, sinemayı çok seviyor. Harikaydı. Her şeye büyük bir hevesle atladı.
Haberin DevamıKADINLARA HÂLÂ YETERİNCEFIRSAT VERİLMİYOR
◊ Genç kadınları ve yeni sanatçıları çok destekliyorsunuz. Sizi özellikle etkileyen, ilham aldığınız ve gelecekte birlikte çalışmak istediğiniz isimler var mı
- Herhangi bir alandaki kadın yetenekleri destekliyorum diyebilirim. Görüntü yönetmeni, yazar ya da yönetmen olmak isteyen biri olabilir. Açıkçası kadınlara hâlâ yeterince fırsat verilmediğini düşünüyorum. Erkek egemen alanlarda kadınlar için savunuculuk yapabilmek benim için çok anlamlı.

5