Sterling K. Brown, Hollywood'un en sevilen yüzlerinden biri. "This Is Us", "American Fiction" gibi başarılı yapımlardan sonra son olarak "Paradise" dizisindeki performansıyla adından söz ettiren oyuncu, hem televizyonda hem de sinemada ilham veren bir hikâye anlatıcısı. Başarılı aktörle Kelebek için konuştuk.
◊ "Paradise" (Cennet) kelimesinin anlamı, bu projeyi yaptıktan sonra sizin için değişti mi Diziyi izlediğimizde bunun bir çeşit cenneti temsil etmesi gerektiğini düşünmeli miyiz
- Sanırım... Aslında bir cennet yok. Yani insanın mükemmel sandığı şey bile asla mükemmel olmuyor.
◊ "Paradise" hakkında en sevdiğim şey, aslında bir toplum kurma ve onu sürdürme sürecinin keşfi olması. Zorluklar, engeller, hatta cinayetler var. Bu hikâye bugünle nasıl bağlantılı sizce
- Bence felaketler, doğal afetler, dünyada kıtlık yaratan her şey insanlığın en iyi ve en kötü yanlarını ortaya çıkarıyor.
En kötü yan, sadece kendi hayatını garanti altına almak için her şeyi kendine saklama içgüdüsü. En iyi yan ise paylaşma, topluluk kurma ve birlikte yaratma içgüdüsü. Bence hayatta en yüksek seviyeye ulaşmak, sadece birbirimizle birlikte, topluluk halinde yaşayarak mümkün.
Haberin DevamıDizinin ikinci sezonunda zaten bunun örneklerini görüyorsunuz. Karakterim Xavier sığınaktan çıkıp dünyaya geri döndüğünde kaynakları olmayan ama 3 yıldır bir şekilde hayatta kalmaya çalışan insanların nasıl yaşadığını görüyor. Hem kötü niyetli insanlarla hem de tamamen iyi niyetli insanlarla karşılaşıyor.
Bu arada bizim öncelikle amacımız eğlenceli, insanların keyif alacağı bir dizi yapmak. Ama aynı zamanda altında şu mesaj da var: Eğer ruhunuzun derinliklerinde insanlara güvenip onların iyi olduğuna inanabilirseniz ve daha yüksek bir yaşamın ancak topluluk içinde mümkün olduğunu anlarsanız, yeter.
YAPIMCI OLDUĞUM İÇİNSÖYLEDİKLERİME'HAKLISIN' DİYORLAR
◊ Kamera arkasındaki çalışmalarınızdan da bahsedelim istiyorum, çünkü bu dizide aynı zamanda yürütücü yapımcısınız...
- Oyuncu seçimlerinde biraz söz hakkım oluyor. Yazar odasına gidiyorum, sezon için düşündükleri fikirleri dinliyorum, bazen fikir atıyorum ortaya. Yazarlarla iletişim halinde olmak güzel.
Bazen sette değişiklikler oluyor. Mesela geçen gün "Şu repliği değiştirmek istiyoruz" dediler, "Mantıklı değil" dedim. Yüksekten bakan bir tavırla değil. Sadece "Eğer bunu yapacaksak, baştan sona kadar takip edelim ve hikâyemizde yapmak istediğimize gerçekten hizmet ediyor mu, görelim" dedim. Çünkü hikâyemiz şu an üç sezon olarak tasarlandı. Ben de üçüncü sezona nasıl bağlanacağına kafa yoruyorum. Şimdi yapımcı olduğum için söylediklerime genellikle "Evet, haklısın" diyorlar. Ama ben haklı çıkmaya çalışmıyorum, diyalog istiyorum.
Haberin DevamıBENİ YÜK GİBİGÖRÜYORLARDI
◊ İnanılmaz bir kariyeriniz var. Artık sadece isminiz bile bir film ya da diziye onay aldırabilecek seviyede. Sektördeki bu gücünüzü ilk ne zaman fark ettiniz
- Değişim yavaş yavaş fark ediliyor. Bir zamanlar sadece sete gidip, replikleri söyleyip eve dönerken, insanların "Bu hikâyeyi dünyaya neden anlatmak istedin" diye sormasıyla iş sadece oyunculuk olmaktan çıkıyor ve proje hakkında düşüncelerini paylaşmaya, projeyi temsil etmeye dönüşüyor. O noktada "Tamam, artık işler değişti" diyorsun.
◊ O kırılma noktası neydi
- "This Is Us"tı. Ama ondan önce şöyle bir şey yaşadım; "The People vs. O.J. Simpson" dizisini yaptığımızda, bir dergi çekimine çağrıldık. John Travolta, Sarah Paulson, Cuba Gooding Jr. ve Courtney Vance vardı ama beni istemediler. Çünkü "kimse tanımıyor" diye düşündüler. Ben çok takılmadım ama menajerim çok sinirlendi. Ben ise "Sorun değil" dedim. O zamandan bu zamana geldik. Şimdi dergiler "Sterling'i alabilir miyiz" diye soruyor. Eskiden kimse istemezken, şimdi herkesin seni istemesi çok garip ama güzel bir his.
Haberin Devamı"Army Wives" zamanında da benzer bir şey olmuştu. Pazarlama ekibi "Sterling'i dört kadınla aynı postere koyarsak nasıl bir mesaj veririz" dedi. Ben de "Dizinin ne hakkında olduğunu gösterirsiniz" dedim, yine de koymadılar. Ama sonra "This Is Us"ın posterini Sterling'siz yapmak imkânsızdı. Bunların hepsi küçük küçük anlar ama bana şunu gösterdi: Eskiden projelerin pazarlamasında bir "yük" gibi görülürken, şimdi pazarlamanın önemli bir parçası haline geldim. Bu çok hoş bir duygu.