Ejderhalar gerçek oluyor
Sevilen animasyon serisi "Ejderhanı Nasıl Eğitirsin" (How to Train Your Dragon), bu kez canlı aksiyon formatında izleyiciyle buluşmaya hazırlanıyor. "300 Spartalı", "Law Abiding Citizen" ve "Phantom of the Opera" gibi unutulmaz yapımlardan tanıdığımız Gerard Butler filmde Stoick karakterine hayat veriyor. Filmin yönetmen koltuğunda ise serinin animasyon versiyonlarında da imzası bulunan Dean DeBlois oturuyor. İkiliden film hakkında merak edilenleri dinledik.
GERARD BUTLER: Görsel şölen vaat eden bir film
Bu karakteri yıllardır canlandırıyorsunuz. "Ejderhanı Nasıl Eğitirsin" serisiyle çıktığınız bu uzun yolculuk sizin için ne ifade ediyor Bu karakterle kurduğunuz bağı nasıl tanımlarsınız
- Bu karaktere, bu seriye karşı gerçekten büyük bir sevgi besliyorum. Seri çok başarılı oldu ve ciddi etki yarattı. Yönetmenimiz Dean DeBlois, filme bu büyük enerjiyi getirme fırsatını verdi. Başlangıçta sadece sesim vardı, sonra o enerjiyi fiziksel olarak sete taşıma şansını buldum. O kostümü giyip sakalı takma ve o şekilde yaşama fırsatı yakaladım... Düşünsene, aylarca tüm gününü öyle geçiriyorsun. Artık sadece birkaç saatlik stüdyo kaydı değil, adeta Stoick'i yaşıyor ve soluyordum. Bu ciddi bir fiziksel adanmışlık ve dönüşüm gerektiriyordu. Bence bu proje diğerlerine göre çok daha ilginçti çünkü karakterle çok daha derinlemesine çalışma şansım oldu. Canlı aksiyon yaparken karakterin çelişkilerini görebiliyorsunuz, sessiz anları fark edebiliyorsunuz, acıyı hissedebiliyorsunuz. Stoick'in daha büyük yönlerine çok daha fazla incelik katma imkânım oldu. Özellikle de onun içsel mücadelelerinde ve düşüncelerinde... Nihayetinde izleyiciyi asıl etkileyen şey de bu derin hisler oluyor. Tüm bunların yanı sıra, görsel şölen vaat eden bir film oldu diyebilirim.
Haberin DevamıFİLMDEN KISA SÜRE SONRA ANNEMİ KAYBETTİM
Derin duygular demişken... Geçmişe dönüp baktığınızda, çocukken ailenizin onayını almak, fark edilmek ve görülmek istediğiniz anları hatırlıyor musunuz
- Avukat olarak eğitim aldım. Ailemden baskı görüyordum. Annem "Aman Tanrım, oğlum avukat olacak!" diyordu. Benim de tek istediğim annemi memnun etmekti. Çünkü babam yoktu; o hem annem hem babamdı. Ancak avukatlıktan kovuldum. Bana dediler ki: "Bu konuda senden umut yok." Çok korkmuştum. O gece annemi arayıp, "Anne, biliyorum yıllarca avukat olacağımı düşündün ama az önce kovuldum" dedim. Beni öldüreceğini düşündüm... Ama ben kovulduğumu söyledikten kısa bir süre sonra bana duygusal ve destek dolu bir mektup yazdı. Şu anda anlatırken bile duygulanıyorum... Ve şöyle diyordu: "Ben seninle gurur duyuyorum, yeter ki inandığın şeyi yap."
Haberin DevamıKOSTÜMLER AĞIR OLDUĞUİÇİN ÇOK ZORLANDIM
Bu filmdeki fiziksellikten ve animasyon versiyonundan farklardan biraz bahseder misinizi Sizin için en zorlayıcı kısmı neydi
- Kostümler... Yalan söylemeyeceğim, kostüm çok ağır olduğu için çok zorlandım. Saatlerce saç ve makyajla o kostümle durmak ve sonra o duygusal sahnelere girmek... Zordu. Öte yandan annem çekimlerin ortasında çok çok hastaydı. Ben Belfast'taydım ama onu görmeye neredeyse her hafta sonu yanına gidiyordum. Bu çok duygusaldı.
Filmden kısa bir süre sonra annem vefat etti. Aslında yönetmenimiz Dean'e teşekkür etmek istiyorum, çünkü filmin sonuna anneme bir ithaf koydu.
Çok sessizdim, çok yorgundum... Sonra tatile gittim. Çünkü her şeyi bir şekilde üzerimden atmak zorundaydım. Yanlış anlamayın, çekimlerde harika vakit geçirdim ama aynı zamanda bu benim için çok duygusal ve çok yorucu bir dönemdi.
Haberin DevamıDEAN DEBLOIS: Bu bir para kapmaca işi değil
Animasyondan canlı aksiyona dönüşüm sürecinde neleri korumak istediniz, neleri yeniden şekillendirmek zorunda kaldınız Sizin için en büyük zorluk neydi