Elinizden o izmariti fırlatıp atarken hiç düşündünüz mü

Ya o mangalı yakarken

Az sonra o sizin önemsemediğiniz izmarit parçası, yol kenarındaki kuru otları içten içe tutuşturmaya başlayacak, o mangaldan sıçrayan kıvılcımlar bir ağacın gövdesine yapışacak.

O küçücük kıvılcım rüzgarın da etkisiyle büyüyecek, büyüyecek; başka dallara, başka ağaçlara alev topu olacak!

Ve siz yıllarca gövde veren ağaçları, ormanları, o doğayı, o doğayı kendine yurt yapan binlerce canlıyı yok eden kıvılcımı aslında ateşlemiş olacaksınız.

Kırlangıçları, kirpileri, arıları, kuzuları, keçileri, sincapları, kaplumbağaları, kedileri, köpekleri evsiz yurtsuz bırakacak hatta onları da yok edeceksiniz.

Sonra yardım için, o yangını söndürmek için canını hiçe sayan orman işçilerini, itfaiyecileri, gönüllüleri düşünün bir de! Uçakla helikopterle alev toplarının arasına dalan ekipleri getirin gözünüzün önüne. Sizin yaktığınız ateşi durdurabilmek için gövdesini, canını ortaya koyanları

Bir tarafta sorumsuzluk, bir tarafta bir ömür uğruna sorumluluk.

Daha yaz yeni başlıyor. Ancak her gün onlarca hatta bazı günler yüzlerce yangın haberiyle içimiz yanıyor. Ne yapsak, ne yazsak, ne söylesek maalesef bitiremiyoruz. Yetkililer ne kadar uyarsa da yangınlar azalacağına artıyor.

YANGIN YERİNE KOŞTUK

Bugüne kadar hep haberci kimliğimle koştum yangın haberlerine. Ancak önceki akşam eve giderken gördüğüm manzara öyle ürkütücüydü ki!

Eve vardığımda ise sosyal medya ve whatsapp gruplarında da yardım çığlıkları yükselmeye başladı. Yanan canlar için barınağa yanık kremi, buz, soğuk su, yiyecek, el feneri, maske, pil

Desteğe ihtiyaç vardı.

Foça Ilıpınar köyü boşaltılmış, bölgeye her yerden ekipler koşuyordu. İzmir Valisi Süleyman Elban, belediye başkanları, kaymakamlar, yetkililer Gecenin karanlığında birkaç komşuyla da irtibat haline geçip, malzemeleri toparlayıp soluğu önce Ilıpınar Köyü yakınlarındaki barınakta aldık. Canlar korumaya alınmıştı. Araçlar vızır vızır dağlarda, patikalarda ilerliyordu. Sonra da köy girişine yürüdük.