Aslında bugün konuştuğumuz çoğu şeyin sırrı doğada saklı Sağlıklı yaşam, sürdürülebilirlik, çevresel sürdürülebilirlik Arasına sıkıştığımız beton binalardan biraz kafamızı kaldırıp, kendimizi dışına attığımızda doğa tüm cömertliği ile karşılıyor bizi ve sonsuz hazinelerini hala her şeye rağmen herkese eşit sunuyor. Baharla birlikte yeniden canlanan doğaya baktığımız bugünler ise müjdeci gibi aslında. Yağmurların ardından yeşile bürünen topraktan adeta hayat yeniden fışkırıyor. Türlü türlü otlar, bitkiler, çiçekler, çiçeklenen meyve ağaçları Hayatı, hayatın devam ettiğini müjdeliyor.
Haberin DevamıYENİLEBİLİR OTLAR ARTIK DÜNYADA BİR AKIM
Doğanın bu cömertliği insanoğlunun mutfak kültürüne ilham, sağlıkta dertlerine derman ve şifa olmuş. Sanayi ve teknolojinin gelişmesi ile sırtımızı doğaya uzun yıllar dönsek de günümüzde artık yeniden insanoğlu yüzünü doğaya dönüyor. Örneğin sağlıklı yaşamın sırrı olarak dünyada ot kültürü yükseliyor. Buna "plant-based" yani bitki temelli mutfak akımı deniyor. Bu akım, son yıllarda hem çevresel sürdürülebilirlik hem de sağlık nedenleriyle giderek daha popüler hale geldi. İnsanlar, hayvansal ürünlerin tüketimini azaltarak hatta tamamen ortadan kaldırarak bitki bazlı beslenmeye başladı. Bitki bazlı beslenmenin, dünyanın sırrındaki yükü azalttığına dair bilimsel çalışmalar da öne çıkıyor. Araştırmalar bu beslenme şeklinin kalp hastalığı, diyabet ve bazı kanser türleri riskini azaltabileceğini gösteriyor.
ANADOLU'NUN ŞİFA VE KÜLTÜR HAZİNESİ
Ot deyip geçmeyin. Doğada yenilebilir otları bir dere kenarından, dağların yamacından toplamak, mutfakta saatlerce ayıklayıp yıkamak, türlerine göre pişirip sofraya hazırlamak başlı başına bir terapi aslında. Kimilerine göre otlar yabani bitki gibi görünse de hayatın ta kendisi. Dünyada bu akım başlaya dursun Anadolu'da yüzyıllardır süren kültür hazinesi, şifa ve sürdürülebilirlik örneği otlar Ebegümecinden ısırgana, acı ottan, kuzukulağına, sarmaşıktan acı filize
FESTİVALLER MİRASI YAŞATIYOR
Gastronomi ve kültür turizmi öne çıktıkça Türkiye'de de yenilebilir otlara dair festivaller düzenlenmeye başladı. Aslında festivalden ziyade kültür buluşması da diyebiliriz. Bu festivaller, yerel halkın ve ziyaretçilerin doğadan topladıkları otları tanımaları, bu otlarla yapılan geleneksel yemekleri tatmaları, bölgenin kültürel mirasını deneyimlemeleri için önemli fırsatlar sunuyor. Her biri hem yöresel mutfağı hem de bölgenin zengin bitki örtüsünü tanıtmak açısından önemli. Sahip olduğu iklim ve coğrafi koşullar nedeniyle oldukça önemli potansiyele sahip, mutfak kültürü ota dayanan Ege Bölgesi, festivallere evsahipliği yapıyor.
Haberin DevamıALAÇATI GERİ SAYIMDA
İlk ot festivallerinden biri olan "Alaçatı Ot Festivali" de 2010'dan beri Çeşme Belediyesi'nce düzenleniyor. Alaçatı Ot Festivali, sadece bir gastronomi etkinliği değil, aynı zamanda sürdürülebilir tarım ve çevre bilincini artırmayı hedefleyen bir platform. Festival boyunca düzenlenecek etkinlikler ve atölyeler, katılımcılara onarıcı tarım teknikleri, sürdürülebilir gıda üretimi ve tüketimi konularında bilgi sağlayacak. Çeşme Belediye Başkanı Lâl Denizli, herkesi bu yıl 17-20 Nisan'da "Toprak, Zaman ve Tat" teması ile düzenlenecek festivale davet ederek, "Ege'nin benzersiz doğası, mutfağı ve kültürünü keşfetmek isteyen herkes için bu festival eşsiz bir deneyim. Alaçatı'nın büyülü atmosferinde hem yerel lezzetlerin hem de Ege'nin benzersiz bitkilerinin tadına varırken, aynı zamanda kültür, sanat ve doğa ile iç içe bir deneyim yaşayacağınız bir festival sizleri bekliyor" diyor.