Rabb'ine sığınan hiç kimse yarı yolda kalmaz. Allah var, gam yok. Umuda doğru seçilen bir yol var. Çünkü bütün sıkıntılar bütün kederler, bütün hüzünler, acılar, dertler kâinatın tek sahibi olan Yüceler Yücesi Rabb-ül Âlemin'de son bulur. Eğer başımıza gelenlere isyan edersek hem onu yaşar hem kaybederiz. Zaten hiçbir şeyi değiştiremeyiz ki biz. Ancak yaşarız ve hayat bizi olgunlaştırır. Teslim olur ve tevekkül edersek kazanırız.
Bizi bilen, gören, gözeten, koruyan, seven, sevdiren, rızkımızı veren, ömrümüzü yazan Allah'a teslim olunca biz kazanmaya başlariz ve bunu yakînen hissedip görürüz. Öyle görürüz ki, perdenin arkasından gördüklerimize ve Allah'ın bize verdiği ikramlara süprizlere içten şükrederiz. Bütün kalbimizle anlariz ki, Rabb'imiz bizimle ve bizi yalnız bırakmadı, herkes bıraktı ama Rabb'imiz hep tuttu elimizden.
Bu süreçte acılarımız ve gözyaşlarımız aslında bizi Rahman ve Rahim olan Allah'a yaklaştırdı. Herkes *Rabbim" der ama kalbindeki hüzün kadar derinden, çaresizce teslimiyetle olan yalvarış, bizi başka boyuta taşır. Bir bakarız ki, başka boyutta yaşanan hayatların bir parçası oluvermişizdir.
Her insan Allah'ın sevdiği kul olması sebebiyle dertlidir, yaralıdır, çilelidir. Bunlar da Allah'a yakın olma sebepleridir. Kul "Rabbim"der, Rabbimiz "Buyur kulum "der. Kul ister, çünkü istemeye gücü yeter. Ekremel Ekremin olan Allah ikram etmeyi, vermeyi sever, herşeye Kadirdir. Yeter ki istemesini bilip Allah'a güvenip sabredelim. Allah sabredenlerle beraberdir ve Allah kuluna zulmetmez, Dertlerimiz bir çuval yük, zaten giden bir gemide...