Shakespeare eleştirisi okuyan mühendis ODTÜ hocası

Mühendislerin sanat ve edebiyatla ilgilenmediği söylenir. Yerleşmiş bir başka kanı da kafası çalışanın "fenmatematik", çalışmayanın da "edebiyat" okuduğudur. (Bu saptamayı gerçekmiş gibi benimseyen, neredeyse övünerek "Benim matematikle pek aram yoktur" diyen, yaşamım boyunca sanat-edebiyat öğretmeye çalıştığım öğrencilerimden duymak bana hep acı vermiştir.)

ODTÜ Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü'nde eşim nedeniyle yarım yüzyıldır tanımış olduğum insanlar ise bu iki önyargıyı çöpe atabilir niteliktedir. Yıllarımızı birlikte geçirdiğimiz öğretim üyesi dostlarım ve verdiğim seçmeli dersleri alan öğrencilerim arasında sanat ve edebiyat tutkunları çoktur. Önde gelenler ise müziğe gönül verenlerdir: Solist olabilecek düzeyde ustalaşmış kemancılar, gitaristler, flütistler, piyanistler, profesyonel orkestra icracıları; tiyatro müziği yapanlar, cura, bağlama ve divan sazı çalıp nitelikli düzeyde türkü söyleyenler, konser dağarlarında kilise ilahileri bile olan şancılar ve koristler gibi bildiklerime, bilmediklerimi de eklerseniz, bilimsel başarılarıyla ünlü olan "bölüm"ün sanat bağlamındaki şeref listesi çıkar ortaya.

Birkaç gün önce yitirdiğimiz Prof. Dr. Mübeccel Demirekler, zekâsını ve birikimini söz konusu iki karşıt eksende de değerlendirmiş bir bilimci ve kültür insanıdır.

ÖZENLİ AMA ÖZENTİSİZ BİLİM İNSANI

Yaşamının yarım yüzyılını "bölüm"üne adayarak geçirmiş, onlarca yüksek lisansdoktora ve binlerce lisans öğrencisi yetiştirmiş, yurtiçi ve yurtdışı yayınları, proje çalışmaları, üniversitesi ile ilişkili kurumlardaki ortak üretimleriyle, mesleğinin önde gelen temsilcileri arasına giren, bölüm başkanlığı görevi de üstlenmiş, çalışkanlığı tavan yapmış olan Demirekler'in parlak akademik yaşamını değerlendirmek haddim değil.

Ama meslektaşı olmayan birinin gözüyle Mübeccel'in nasıl özel bir insan olduğunu anlatabilirim. Yaşça benden küçük olsa da çok daha olgun ve aklı başında bir insan olarak ilk karşılaşmamızda saygılı bir dostluğa adım atmıştı. Sevgili eşi -sınıf arkadaşı- Yalçın'la olan güzel ilişkisi nedeniyle "bölüm"ün gözde çiftlerindendiler. Yalçın konuşkan ve neşeliydi, Mübeccel her zaman güleryüzlüydü, ama gösterişsiz, dingin bir kişilik sergilerdi hep. Özentili davranışlara yüz vermeden önemli olmanın gizine çok erken ermiş olmalıydı. Onu 50 yıl boyunca hep çeşitli eşarplarla renklendirdiği yalın ama çok zarif giysiler içinde gözlemledim. Öyle saçı başı birbirine karışmış, kendinden geçmiş bilim kadınlarından değildi. Oysa hiç durmadan çalışan ve üreten, disiplinli, belki de aşırı sorumluluk sahibi bir kişiydi.

GREENBLATT'TAN SHAKESPEARE ELEŞTİRİSİ

Yıllar içinde gezilerde ve dost ortamlarında birlikte olduk. Çocuklarımız büyüdü, torunlarımız doğdu. Emekliliğin eşiğine geldiği bir aşamada onun -ne denli "uygar" bir insan olduğunu bir kez daha kanıtlayan- bir erdemine daha tanık oldum. O her zaman çok işi olan, dahası, eşine, çocuklarına, torunlarına, dostlarına da zaman ayıran, matematikçi, mühendis, bilim insanı "Mübeccel Hoca",