Paramiliter soykırım: İsrail'in yerleşimci maskeli işgal stratejisi

​İsrail, Gazze'deki askeri operasyonlarının uluslararası kamuoyunda yarattığı devasa tepkiyi kırmak için stratejik bir paravan dönemine geçti.

Artık sahnede sadece üniformalı askerler değil, bizzat devlet eliyle silahlandırılmış "yerleşimci" maskeli bir milis gücü var. Bu süreci, İsrail'in sunduğu yalanlar ve sahadaki stratejik hamleler üzerinden okumak gerekiyor.

"Münferit Olaylar" mı / Deşifre: Organize Bir Operasyon

​İsrail, yerleşimci şiddetini "kontrol edilemeyen radikal grupların eylemi" olarak pazarlıyor.

Arka Plan: Bu bir sivil öfke değil, devletin "inkar edilebilirlik" kalkanıdır. Yerleşimcilerin elindeki saldırı tüfekleri bizzat Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir tarafından dağıtılıyor. Saldırı anında İsrail askeri müdahale etmek yerine arkada nöbet tutuyor. Yani saldıran sivil görünse de, lojistik ve koruma bizzat ordudan geliyor.

"Hukuk İşliyor" mu / Deşifre: Çifte Standartlı Yargı Düzeni

​Haber bültenlerine servis edilen "bazı yerleşimciler tutuklandı" bilgisi tam bir göz boyamadır.

Arka Plan: İsrail'de yargı, etnik kökene göre işleyen bir çifte standart mekanizmasıdır. Filistinli çocuklar en basit taş atma eyleminde bile ağır "Terör Yasası" kapsamında askeri mahkemelerde avukatsız yargılanıp yıllarca hapsedilirken; ev basan yerleşimci sivil mahkemelerde korunmaktadır.

Gözaltına alınan yerleşimcilerin genellikle birkaç gün içinde "ev hapsi" ile ödüllendirilmesi, bu çifte standardın en somut delili.

Çocukları hücrelere tıkan bu sistem, katil yerleşimciyi evinde dinlenmeye göndererek suç ortaklığını tescilliyor.

Ekolojik Soykırım: Toprağın Geleceğini Zehirleme

​İsrail sadece binaları yıkmıyor, coğrafyanın yaşam kapasitesini hedef alıyor.

Arka Plan: Tarım arazilerine tuzlu su basılması ve beyaz fosfor kullanımıyla toprağın on yıllarca ekilemez hale getirilmesi tesadüf değil.

Bu, savaş bittikten sonra bile Filistinlilerin geri dönseler dahi orada yaşamasını imkansız kılma projesi. İnsanlar sadece kurşunla değil, açlık vaat eden bir coğrafyayla göçe zorlanıyor.

Hafıza Kırımı: Bir Halkın Kimliğini Silme

​Fiziksel katliamın yanında, Filistin'in tarihsel köklerine yönelik bir "hafıza kırımı" yürütülüyor.

Arka Plan: Üniversitelerin, kütüphanelerin ve Osmanlı dönemine ait tarihi arşivlerin sistemli şekilde hedef alınması, bir halkın toprağıyla olan bağını koparma çabasıdır.

"Bu topraklarda biz vardık" diyebilecekleri her türlü akademik ve tarihi mirası yok ederek, gelecek kuşakları kimliksiz bırakmayı hedefleyen bu akıl; Filistin varlığını yeryüzünden silme amacı taşıyor.

Yapay Zeka Destekli Katliam: Endüstriyel Soykırım

​Saldırıların "yanlışlıkla" olduğu iddiası, teknolojinin soğukkanlılığıyla çürüyor.

Arka Plan: "Lavender" ve "Habsora" gibi yapay zeka sistemleri, hedef listelerini matematiksel bir hızla çoğaltırken sivil kayıpları en baştan "kabul edilebilir" olarak onaylıyor.

Bu, soykırımın dijitalleşmiş hali. İsrail, sorumluluğu algoritmalara atarak sivil katliamını endüstriyel bir boyuta taşımış ve her saldırıyı bilinçli bir tercih haline getirmiş durumda.

Mülksüzleştirme ve Göçe Zorlama / Deşifre: Sessiz İlhak Stratejisi

​İsrail, yerleşimcileri "demografik bir silah" olarak kullanarak Filistinlileri kademeli olarak topraklarından söküp atıyor.

Arka Plan: Zeytin ağaçlarının kesilmesi ve su kuyularının kapatılması yoluyla yürütülen sistematik bir "yaşam alanını yok etme" operasyonudur.

Hedef, halkı geçim kaynaklarından kopararak göçe zorlamaktır. Devlet, "biz kovmadık, kendileri gitti" diyebilmek için yerleşimcileri bir mülksüzleştirme aparatı olarak kullanıyor.