İnsanın; egemenlik iddiası ve haz imtihanı...

"Annem sokakta hiçbişey almazdı bana, hiçbişey... Ağlasam da sızlasam da... Ne simit ne balon... Ama ertesi gün babam getirirdi. O hazzın ertelenmesi yıllar sonra anladım ki; kendini tutmayı öğretiyormuş insana... Kendine egemen olmayı..."

Bu veciz hatırayı, Filozof ve Yüksek Öğrenim Görevlisi Ioanna Kuçuradi'den dinledim.

Kendini tutmayı öğrenen bir insanın, aynı doğrultuda öğrencilerine 45 dakikalık ders süresince su içmeyi yasaklamasının, ne esaslı bir öğreti olduğunu da...

Hazzın kıskacında olduğumuzu hissettiğim bir anda, hislerime tercüman oldu Kuçuradi'nin örnek aile terbiyesi...

Kendini tutmak, hazları ertelemek ve kendine egemen olmak...

Dış dünyanın yabancı unsurlarına teslim olmakta direnen ve bu uğurda korkak bir cesaretle, sonsuz bir özgürlüğün taşıyıcısı olma rolünü üstlenen insanın; haz odağına düşmesi sonucu nefsine köleliğini düşündüğüm o an; yavaş yavaş yürüyordum bedenimden buharlaşmışçasına ve sanki randevum vardı!

Saatime bakıyordum dalgın...

Ümidim kırık...

Kalbimde bir kıymık...

Sıtkım sıyrık...

İç sıkılır da bir ferahlık gelmez mi

Geldi elbet!

Kuçuradi'den dinlediklerimin tatbik edildiğini gördüm.

Hem de soykırımın göbeğinde...

***

Yer Gazze...

Bir genç, seccade başında...

Gencin kafasında ve kollarında yaralar var ve sargılar...

Namaz kılıyor...

Gördüm!

Bakmak değil!

Görmekti benimkisi...

Bu dünyada yaşıyor, yaşatılıyor olmamızın temel amacının mutlu olmak değil; kul olmak olduğunu, gördüm o gençte!

Gördüm ki; Gazze'deki o genç, ne için yaşadığının farkında...

Tüm acılarına, yaralarına ve yoksunluğuna rağmen kul olduğunu unutmamış...

Dünyada kül de olsa biliyor ki; o külün dumanı da dahi fani ve geçici...

Allah'a kul olmanın hazzı ise ebedi...

Ebedi bir saadet vesilesi...

Daha sonra ulaşacağı ödül için, "anlık