"2024, Türkiye'de kadın cinayetlerinin rekor seviyeye ulaştığı bir yıl oldu"

Merhabalar sevgili okurlar.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu, 2010 yılında Münevver Karabulut cinayetinin ardından, ismini hedefinden alarak kuruldu. Öldürülen kadınların yakınları ve şiddete uğrayan kadınlar, 2012 yılında dernekleşen Platform' un kurucuları arasında yer alıyordu. Platform, o zamandan bu zamana, kadın cinayetleri verilerini topluyor ve raporluyor.

Söz konusu raporlar, kamuoyuna yansıyan ve öldürülen kadınların yakınlarının doğrudan Platform' a ulaştırdığı veriler derlenerek oluşturuluyor. "Femicide" kavramına göre raporlanan veriler analiz ediyor ve her ay kamuoyuyla paylaşılıyor. Kaza ve intihar süsü verilen cinayetlerin artması üzerine, 2018 yılından itibaren şüpheli kadın ölümü verileri de bu raporlara eklenmiş bulunuyor.

Hepimizin bildiği gibi, modernleşmeyle birlikte biz kadınlar da değiştik. Artık kendi hayatlarımızı daha fazla sorguluyor, kendi hayatlarımıza kendi kararlarımızla yön vermek istiyoruz. Oysaki kadınlar; boşanmak, çalışmak, eğitim almak, bir erkeği reddetmek, barışma teklifini kabul etmemek, bağımsız ve dilediği gibi yaşamak istediğinde erkekler tarafından şiddete uğruyor. Şiddetin son aşaması olarak; kadınlar, kadın oldukları için erkekler tarafından öldürülüyor.

Haberin Devamı

Platform, toplumsal olan bu sorunun çözümünün kamusal düzenlemelerle mümkün olabileceğini söylüyor. "Her bir kadın yaşı, dili, dini, ırkı, sosyo ekonomik durumu veya yaşadığı yer fark etmeksizin aynı hakları kullanabilmeli." diyor. Ve bu hakların tüm kadınlar tarafından eşit olarak kullanılabilmesi için, kamusal yaptırımların şart olduğunu savunuyor. Bunun için -kadınların başta hayattayken korunmalarını sağlamak üzere- kamu otoritesinin kadınların yanında yer alması gerektiğini ifade ediyor. Kamusal kaynakların toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle dağılması için mücadele veriyor.

Platform, bu amaçla; 2012 yılında kabul edilen 6284 sayılı Kanun' un hazırlık sürecinde, ilgili bakanlık ve kadın örgütleriyle birlikte aktif biçimde yer almış bulunuyor. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin ve şiddetten uzak bir hayatın ancak bütünsel bir yaklaşımla sonlandırılabileceğini savunan Platform, mücadelesine de bu doğrultuda devam etmeyi sürdürüyor.

Haberin Devamı

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu' ndan alınan bilgilere göre, 2024 yılı, Türkiye'de kadın cinayetlerinin rekor seviyeye ulaştığı bir yıl oldu. O yıl, 394 kadın cinayeti ve 258 şüpheli kadın ölümü ile, veri tutulmaya başlanılan 2010 yılından bu yana gerçekleşen en yüksek kadın cinayeti sayısına tanık olundu. Geçtiğimiz 14 yılda kadın cinayetlerinin azaldığı tek yıl ise, İstanbul Sözleşmesi' ne imza atılan 2011 yılı oldu. İstanbul Sözleşmesi hakkında tartışmalar başladığından bu yana kadın cinayetleri ve şüpheli ölümlerde artış yaşandı. Sanırım, bu artışın önde gelen sebebi toplumsal cinsiyet eşitliğinin hâlâ tam anlamı ile sağlanamamış oluşu. Cezasızlık politikasının devam etmesi ya da öyle sanılması da kadın cinayetlerinin sayısının artmasının bir diğer sebebi. Örneğin; eşini öldürmüş bir adam mahkemede hakime "karım bana küfretti, kendimi tutamadım öldürdüm, pişmanım" deyince bu hafifletici sebep sayılıyor ve ceza indirimi yapılıyor.

Haberin Devamı

Son yıllarda kamuoyu vicdanını derinden yaralayan olaylardan biri de Pınar Gültekin cinayeti idi. 27 yaşındaki Gültekin 16 Temmuz 2020'de Muğla'da bir bağ evinde vahşice katledilmişti. Cesedi ise öldürüldükten beş gün sonra, 'bir varilin içine konulmuş ve üzerine de beton dökülmüş olarak', ormanlık alanda bulunmuş; bir süre sonra da fail olarak Cemal Metin Avcı yakalanmıştı.

Vahşetin detaylarıysa Adli Tıp Kurumu raporuyla ortaya çıkmış; Pınar Gültekin' in kalın bir halatla sıkıca sarılmış, halatın bir halkasının Gültekin' in dişlerinden geçirilmiş, cesedin yakılarak da yok edilmeye çalışılmış, bununla da yetinilmeyip üzerine beton dökülmüş olduğu anlaşılmıştı.

Haberin Devamı

Tutuklanan Cemal Metin Avcı suçunu itiraf etmiş, suçunu hafifletmek için de Pınar Gültekin' i suçlayarak, şantaj ve tehdide maruz kaldığını iddia etmişti. Ancak Muğla'daki mahkeme Cemal Metin Avcı'ya, "canavarca hisle eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermiş; bir indirim de uygulamamıştı.

Karar temyiz için Yargıtay'a gitti. Yargıtay 1. Ceza Dairesi Şubat 2025' te "canavarca hisle öldürme yok" diyerek bu kararı bozdu ve haksız tahrik indirimi uygulanmasına karar verdi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise bu bozma kararına itiraz etti. Avcı'ya yerel mahkemenin verdiği gibi 'canavarca hisle tasarlayarak öldürmek' suçundan ceza verilmesini istedi.

Haberin Devamı

Yargıtay 1. Ceza Dairesi Başsavcılık' ın bu kararını değerlendirdi ve iki üyenin karşı oyuna rağmen oy çokluğuyla Başsavcılık' ın itirazını reddetti, kendi kararında direndi. Şimdi dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu' na gidecek. Son karar orada verilecek. Bu kararı sosyal medyadan duyuran Gültekin' ailesinin avukatı Rezan Epözdemir, 'Bu karar hukuk garabetidir ve gayri vicdani bir karar olarak Türk hukuk tarihinde yerini alacaktır" dedi.

Eğer Yargıtay 1. Ceza Dairesi 'cesedin yakılarak da yok edilmeye çalışılmış, bununla da yetinilmeyip üzerine beton dökülerek ormana atılmış olduğu' bir cinayet için "canavarca hisle öldürme yok" diyebiliyorsa; bu kararın kamuoyu vicdanını derinden yaralayarak yargıya duyulan güvenin sarsılmasına neden olmasından kaçınılamaz.