Kovid'in kaynağını sonunda polis mi bulacak

Kovid-19 resmen pandemi ilan edileli üç yıl oldu. Aralık 2019 sonu ilk kez Çin'de ortaya çıktıktan sonra ülkeler kapıyı bacayı kapatadursun, koronavirüs yayılacağı kadar yayılmıştı ve Dünya Sağlık Örgütü 11 Mart 2020 itibariyle "küresel salgınımız var" dedi. Salgının başından beri vaka ve ölümlerin çetelesini tutan Johns Hopkins Üniversitesi, bilgi kaynakları kurumaya yüz tuttuğu için geçen 10 Mart günü veri sayacını durdurdu; Kovid-19 kayıpları dünya çapında 7 milyonda durdu ama her gün yaklaşık bin kişi virüsten ölüyor. Yüz milyonları bulan enfeksiyon ve aşılama nedeniyle belli bir bağışıklık düzeyi tutturuldu ve normal hayatlarımıza çoktan döndük. Gevşedik. Dünya Sağlık Örgütü ise henüz "acil durum geçmiştir" kıvamında değil. Çünkü hayatımızın bir parçası haline gelen virüsün hakimiyeti yeniden ele geçirmek üzere yollar aradığına dair kuvvetli şüpheler var. Dünya Sağlık Örgütü, ülkelerden gelen vaka ve ölüm bildirimlerinden Kovid-19 takibini sürdürüyor. Ancak uluslararası sağlık uzmanları, DSÖ'nün elindeki verilerin gerçek sayıların çok altında olduğunu ve salgının gidişatıyla ilgili ellerinde net bir tablo bulunmadığını söylüyor. Birçok ülkede veriler artık testlere değil hastane yatışlarına dayalı alınıyor, ölüm raporları ise geciktiği için günlük seyir bakımından güvenilir bulunmuyor. Koronavirüs ilk günkü virüs değil; Johns Hopkins'ten enfeksiyon hastalıkları uzmanı Dr. Stuart Campbell Ray'e göre şimdiki Omikron varyantıyla orijinal virüs arasında yüz kadar genetik farklılık mevcut. Virüsün genomunun yüzde 1'i, başlangıç noktasından farklı. Bu değişimler virüsü daha bulaşıcı hale getirse de bağışıklık sayesinde en kötü günler geride kaldı. Ancak her uzman bu kadar iyimser değil. AP'ye konuşan California Araştırma Enstitüsü'nden Dr. Eric Topol, "Virüs zafere ulaşmak için yeni bir yol arayışında. Gündelik ölüm sayılarına duyarsız olduk ama çok yüksek olduğunu kabul etmeliyiz" diyor. ABD'deki ölümlerin, Delta dalgası öncesi 2021 yazında gelinen seviyeye henüz düşmediğini söylüyor. Virüs her an daha bulaşıcı hale gelip bağışıklık duvarlarını aşarak daha ölümcül olabilir. ABD'de halk sağlığı kurumlarına duyulan güven aşındığı için sağlıkçı göçü yaşandığını belirten Topol "Dilerim düşmana karşı birleşiriz, birbirimize karşı değil" diyor. KAYNAĞINI FBI MI BİLİYOR ABD'deki siyasi gelişmelere bakılırsa esas düşman koronavirüs değil, Çin. Virüsün Trump dönemine denk gelmesi talihsizlikti, malum "Çin virüsü" diye anıyordu. Çin'in biyolojik silah olarak ürettiği bile iddia edildi. Trump'ın danışmanlarından Peter Navarro bu tezi ileri sürmüştü. Bugünkü iklim de pek farklı değil. ABD Enerji Bakanlığı geçen ay kararını verdi; Sars-CoV-2 virüsü büyük ihtimalle Wuhan'daki Viroloji Enstitüsü araştırmaları sırasında laboratuvardan sızdı. Bakanlığın dayanak noktası ise istihbarat raporları. Peki sızıntı konusunda yeni kanıtlar mı var FBI Başkanı Christopher Wray soruşturma detaylarının halen gizli bilgi olduğunu söylüyor. Virüsün Wuhan'daki Huanan canlı hayvan pazarından veya yarasalardan ara konak vasıtasıyla ya da kürk çiftliklerindeki rakun köpeklerinden insanlara bulaştığı tezi bilim insanları arasında genelde kabul görüyor. Ancak Çin'in yeterince şeffaf olmamasından hareketle istihbarat servisleri virüsün kaynağını araştırıyor. Bakanlık kararından sonra FBI Başkanı Wray, Fox News yayınında bizzat açıkladı, "Kovid-19'un büyük ihtimalle laboratuvar kazasının sonucu olduğuna inanıyoruz. Uzman ekiplerimiz biyolojik tehditlerin, düşman devletler dahil yanlış ellere geçmesi riskine odaklanmış durumda. Çin hükümetinin kontrolündeki bir laboratuvardan milyonlarca Amerikalıyı öldüren bir sızıntı potansiyeli söz konusu" dedi. Pekin ise "Çin'i karalamaktan ve virüsü politize etmekten vazgeçin" yanıtını verdi. Burada "ihtimal" kavramı önemli. Amerikan istihbarat birimleri FBI, CIA, NSA dahil sekiz ajans virüsün muhtemel kaynağı üzerinde çalışıyor. Ekim 2021'de yayınlanan ortak rapor, istihbarat birimlerinin farklı sonuçlara ulaştığını göstermişti. Virüsün biyolojik silah olmadığı konusuna hemfikirdiler. Ancak kurumların dördü "düşük güvenilirlik" derecesinde laboratuvar sızıntısını ihtimal olarak değerlendiriyor; üçü sızıntı kadar, doğal yollardan bulaş ihtimaline prim veriyordu. FBI ise sızıntı ihtimali için "orta derecede güvenilir" notu düşüyordu. Enerji Bakanlığı'nın "az güvenilir" raporlara dayanarak sızıntı sonucuna varması Biden yönetimi içindeki ve istihbarat servisleri arasındaki görüş ayrılıklarını ortaya koydu. FBI Başkanı Wray'den gelen açıklama Çin'i pandemiden direkt sorumlu tutmak için Biden yönetimi üzerindeki baskı faktörlerinden biri olarak görülüyor.