KDV'siz hayat

Fransa'nın bugüne kadar hiç olmadığı kadar bölündüğü seçimde Marine Le Pen'in kampanya vaatlerindeki hit parçası, temel tüketim maddelerinde KDV'nin sıfırlanmasıydı. Cumhurbaşkanı seçildiği takdirde yüz ürün grubunu katma değer vergisinden arındırma vaadinde bulunuyor, çocuk bezi ve mamadan, tereyağı, pirinç ve balığa birçok ürünü sıfır KDV'yle ucuzlatacağını söylüyordu. Doğalgaz, elektrik ve akaryakıtta KDV oranları da yüzde 20'den yüzde 5.5'e indirilecekti. Le Pen seçimi yüzde 42'yle zafer kazanarak Macron'a karşı kaybetti. İkinci tur gecesi Macron'u "Herkesin cumhurbaşkanı olacağım" demek zorunda bırakan karşı cephedeki oy patlamasının tek nedeni Le Pen'in göçmen düşmanlığı ve AB karşıtı söylemiyle Fransız kimliğine hitap etmesi değildi. Bir ankete göre 18-24 yaş grubu seçmenin yüzde 56'sının oyunu aldı Le Pen. Genç seçmenin sağ popülist politikalara prim vermesinin nedeni artan hayat pahalılığıydı. Ayrıca Le Pen "Frexit" siyasetini de yumuşatmış ve daha gevşek bir birlikten yana kıvama gelmişti. Birinci tur öncesi anketler radikal sol aday Jean-Luc Melenchon'un da 18-24 yaş grubunun yüzde 34'ünden oy alacağını gösteriyordu. Sağ ve sol popülizmin genç seçmende karşılık bulması Macron'un "zenginlerin cumhurbaşkanı" olarak nam salmasından kaynaklanıyordu. Melenchon ilk turu Le Pen'in bir puan gerisinde bitirerek ekarte oldu. Fransa seçiminin ortaya çıkardığı kutuplaşma Chirac ve baba Le Pen'in ikinci tur kapışmasında yaşanandan daha derin. Bir ankete göre Macron'un aldığı oyların yüzde 47'si Le Pen'in kazanmasını önlemek için kerhen oy verenlerden geldi; sırf Macron'dan kurtulmak için Le Pen'i tercih eden seçmen arasındaki oran da aynı. KDV'siz hayat vaadi Fransa'da hararetli tartışmalara neden oldu. Ekonomistler temel tüketim maddelerinde KDV'nin sıfırlanması halinde vergi kaybının 100 milyar Euro'yu bulacağı uyarısını yapıyor; Le Pen ise açığın bir bölümünün göçmenlere yapılan sosyal yardımdan kesintilerle karşılanacağını söylüyordu. Neticede Le Pen'in ürkütücü yükselişinde sağ popülist ekonomik vaatleri de etkili oldu; ona oy veren 13 milyon Fransızın topu birden aşırı sağda konumlanmıyordu. HERKESE AYNI KDV ADİL DEĞİL Almanya ise artan hayat pahalılığı karşısında tartışmaya henüz başladı. Çok sayıda tüketici ve meslek örgütüyle sosyal dernekler gıda maddelerinde KDV'nin sıfırlanmasını talep ediyor. Tarım Bakanı Cem Özdemir "Sebze ve meyve ucuzlarsa hem ev ekonomisine katkısı olur, hem de tüketicinin sağlıklı beslenmesini sağlar" diyerek destek veriyor. Diyabet Derneği de "Sağlıklı beslenme bir cüzdan sorunu olmamalıdır" diyor. Ekonomi uzmanları ise gıda fiyatlarındaki artışın enflasyonu körüklediğine dikkat çekerek, enerji sektöründe sabit fiyat uygulaması veya sosyal yardımları artırmak yerine gıdada KDV'yi kaldırmanın daha avantajlı olduğu görüşünde. Sosyal adalet için mücadele eden en büyük dernek "Sozialverband VdK" ise gelir vergisinin aksine, her tüketiciden eşit oranda katma değer vergisi alınmasının sosyal devlet ilkesiyle uyuşmadığını, KDV'nin kaldırılmasının öncelikle asgari ücretliye destek olacağını savunuyor. Federal Tüketici Merkezi sadece sebze, meyve ve kuru bakliyat için sıfır KDV öneriyor, sağlıksız gıda maddeleri pahalı kalmalı diyor. Bu arada iklim krizine olumsuz etkisi nedeniyle et tüketiminde yüzde 16 KDV oranının korunması taraftarı bir kesim de var. Ayrıca halk sağlığını korumak amacıyla şekerli gıdalarda aynı İngiltere'de olduğu gibi vergi oranının yüksek tutulması da talep ediliyor. Protesto hareketleri de KDV oranlarını yerinden oynatabiliyor. İki yıl önce kadın eylemleri üzerine Almanya'da menstrual ürünlerde KDV yüzde 19'dan yüzde 7'ye indirilmişti. Fakat kadınlar ped ve tampona yılda yüzlerce Euro ödediği için aktivistler hijyenik ürünlerin en azından kamu kurumlarıyla okul ve üniversitelerde ücretsiz temin edilmesi için bastırıyor. Açlık ve göz bozukluğunun da doğal bedensel fonksiyonlar olduğunu ileri süren erkekler "Ne yani,