İklim kralı hayali

73 Yaşında nihayet sahici bir iş bulan İngiltere Kralı 3. Charles, göreve bağlılığında annesinin izinden gideceğini söyledi. Kraliçe 2. Elizabeth'in 70 yıllık izinde, siyasete katiyen bulaşmamak da var; hükümdarlığı süresince herhangi bir politik konudaki fikri hiç işitilmedi. Kamuoyu önünde kişisel yorumda bulunması şöyle dursun, sızıntı da olmadı. Geleneksel parlamento açılışlarında, başbakanın ilettiği kağıtta ne yazıyorsa kelime sektirmeden ciddiyetle onu okudu. Mesela Brexit konusunda ne düşündüğü asla bilinemedi. Sadece bir kere yıldızlarla bezeli mavi şapka taktı diye, "Kraliçe Avrupa Birliği'nden yana" yorumları yapıldı, o kadar. Oysa Charles'tan son sızıntı çok taze. İngiliz hükümetinin kaçak göçmenleri Ruanda'ya gönderme planını "korkunç" buluyormuş. Tabii bunu henüz Galler Prensi ünvanını taşıdığı günlerde söylediği için, skandal kıvamında değil. Ayrıca geçmişte bakanlara, icraatları konusunda not ve mektuplar ilettiği de malûm; kargacık burgacık yazısı nedeniyle "kara örümcek notları" diye anılan o mektuplar tarım, genetiği değiştirilmiş gıdalar, küresel ısınma, planlama ve mimari gibi konuları içeriyordu. Ancak kraliyetin tarafsızlık ilkesine aykırı olduğu için çok eleştirilmiş ve Guardian gazetesinin bilgi edinme yasası uyarınca girişimi sonucu mahkeme kararıyla kamuoyuna açıklanmıştı. Veliaht prensin mektupları bile kraliyet müdahalesi olarak algılanmıştı, şimdi aynı kişinin sembolik donanımlı tarafsız tahtta otururken politik tavır alması tamamen tabu. Fakat küresel çapta siyasetin öncelikli gündemi (olması gereken) iklim krizine gelince işler değişebilir mi acaba Bir kere müteveffa Kraliçe'nin bu konuda bir fikri, hatta eleştirisi olduğu biliniyor. Geçen yıl Glasgow'daki BM İklim Zirvesi'nden (COP26) önce medyaya sızan bir videoda Kraliçe Elizabeth'in gelini Camilla ve Galler Meclisi'nden Elin Jones ile sohbet ederken, "İklim konusunda sadece konuşup harekete geçmemeleri çok rahatsız edici" dediği duyulmuştu. Bu haber üzerine Ulaştırma Bakanı Grant Shapps, özel konuşmaların özel kalması gerektiğini belirterek "Ama hepimiz iklim konusunda ileri adımlar görmek istiyoruz ve liderlik pozisyonunda yüzlerce kişinin Glasgow'a geleceğini biliyoruz" demişti. BİYOYAKITLI ASTON MARTIN KULLANAN YEŞİL JAMES BOND Yüzlerce kişi Glasgow Zirvesi'ne gitti ama 95'indeki Kraliçe sağlık sorunları nedeniyle gidemedi. Böylece Prens Charles annesinin yerini alıp çevreci kimliğiyle projektör altında dünya kamuoyunun önüne çıkabildi. Dönemin Başbakanı ve zirvenin ev sahibi Boris Johnson, prens için "Yeşil James Bond" yakıştırmasında bulunmuş ve "Uzun süre çölün ortasında tek ses olarak yalnız kaldınız ama uzun zamandır haklıydınız. Şimdi artık bildiğim kadarıyla elektrikli Aston Martin kullanan, özel sektörü ekolojik bir dünyaya yönlendirip saatli bombayı durdurmak için planı olan birine sahibiz" diye övmüştü. Aslında Johnson'ın bilgisinde ufak bir hata vardı, Prens Charles'ın Aston Martin'i elektrikli değildi, bioyakıtla çalışıyordu. Annesinin 21'inci yaş hediyesi olan yarım asırlık otomobilin motoru konvert edilmişti. Prensin açıklamasına göre "İngiliz şarap ve peynir endüstrisinin atıklarıyla yol alıyordu." (Yüzde 85'i biyoetanol, yüzde 15'i kurşunsuz benzinden oluşan E85 yakıtıymış.) Diana'lı günlerde Aston Martin'de Gerçi "Aston Martin DB6, şarap ve peynir" sözcüklerinin aynı cümlede kullanılmasına "ayrıcalıklı yaşamın resmi" diye sosyal medyadan çemkirenler çok oldu. İklim krizi nedeniyle haftada iki gün hiç et ve balık yemediğini açıklaması da benzer tepki gördü: "Hazret haftada sadece beş gün et yiyormuş" şeklinde. Fakat Charles'ın çevre kaygısı nedeniyle alaya alındığı günler geride kalmıştı. Çevre ve hava kirliliğiyle plastik atıklara dair derdini ilk kez dile getirdiğinde yıl 1970 idi; dünya gündeminde yer tutmayan meseleler olduğu için Charles'a hafif kaçık gözüyle bakıldı. Kraliyetin kepçe kulaklı eksantrik üyesi kafayı bitkilerle bozmuştu, Highgrove'daki mülkünün arazisinde vaktini bahçe ve tarım işleriyle uğraşarak geçiriyor, ağaçlarla konuştuğunu bizzat söylüyordu. Böylece Charles'ın adı "Eko-Prens"e çıktı. Highgrove'daki arazide 1980'li yıllarda ekolojik tarıma geçildi ve üretilen organik gıda maddeleri Prens Charles'a ait "Duchy Organics" markasıyla piyasaya sunuldu. Elde edilen gelir, prensin başında olduğu hayır kurumları ve kâr amacı gütmeyen çevre projelerine, eğitim ve sağlık alanına aktarılıyor. 2010 yılında Waitrose market zinciriyle işbirliğine giden markanın Cornwall Dükalığı ile ilişkisi yok. Veliahtlara gelir sağlamak üzere 1337 yılında kurulan dükalığın unvan sahibi tahta çıkana kadar Charles'tı, şimdi oğlu Prens William'a devredildi. Bütün ailenin geçimini sağlayan ve bir kısmı yardım fonlarına aktarılan dükalığın yıllık geliri 21 milyon sterlin. Bu arada Charles'ın himayesindeki yardım kuruluşuna başka kaynaklardan para geldiği de ortaya çıktı. Sunday Times'ın haberine göre eski Katar Başbakanı Şeyh Hamad bin Jassim, 2011-2015 yılları arasında prense üç kez birer milyon nakit para vermişti. Hem de bir seferinde alışveriş poşeti içinde. Bağış amaçlı ve yasalara uygun olduğu için yardım derneği soruşturma açmadı. Ama bitmedi! Prensin, Usame bin Ladin'in ailesinden de 1 milyon sterlin bağış aldığını aynı gazete ortaya çıkardı. ANARŞİST ÇEVRECİLERE KARŞI ANLAYIŞ Çevre kirliliği ve iklim değişikliğinin gezegeni tükenişe doğru sürüklediği bilinci giderek yerleşince Prens Charles'a bakış açısı da ciddileşti. Yıllar önce The Economist, kraliyet içindeki siyasal eksenleri analiz ederken Kraliçe için "ılımlı muhafazakar", Galler Prensi için ise "radikal Yeşil" tanımlamasında bulundu. Kraliyet tahtında radikal çizgi mümkün olmasa da, Charles'ın Glasgow İklim Zirvesi'nde verdiği mesajlar hayli radikaldi. Siyasi liderlere ve iş dünyasına iklim için eyleme geçmeleri çağrısında bulunurken, iklim aktivisti Greta Thunberg'in siyasete "bla bla bla" tepkisini çok iyi anladığını, gençlerin hayal kırıklığına uğramakta haklı olduğunu açıklamıştı; "Hayal kırıklığı içindeler, çünkü benim 40 yıldır uğraştığım gibi eyleme geçilmesini istiyorlar. Doğa, ekstrem hava koşullarının yarattığı stresi daha fazla kaldıramayacağı için sonumuz felaket olacak" demişti. Dahası, yol işgalleri ve Avam Kamarası'nda çıplak protesto gibi eylemleri nedeniyle terörist gözüyle bakılan "Tükeniş İsyanı" (Extinction Rebellion) örgütü üyelerini bile anlayışla karşıladığını, ancak eylemlerinin ne yazık ki işe yaramadığını söylemişti BBC röportajında. Şimdi kimi yorumculara göre Charles tam zamanında en doğru kral olarak tahta çıkıyor. Pandemi, enerji krizi, sel ve kuraklık afetlerini yaşadığımız ortamda zamanın sinir uçlarına dokunan bir kimlik olarak küresel etki bırakabileceğini ileri sürenler var. Ancak iklim krizi