Fotoğraf 51 yeni versiyon

Tam da çift sarmalı keşfin 70'inci yıldönümünü idrak ederken DNA'nın bir sırrı daha deşifre oldu. Biyolojik değil ama bilimin entrika tarafını ilgilendiren bir sır. James Watson ve Francis Crick, hayatın akışını değiştirecek buluşlarıyla 1962'de Nobel Tıp Ödülü'nü kazanmıştı, ancak DNA'nın çift sarmal yapısını bir bilim kadınının, kimyager Rosalind Franklin'in deneysel çalışması sayesinde keşfettikleri yazıldı çizildi yıllarca. Franklin'in X-Ray'le çektiği gen molekülünün fotoğrafını (Photograph 51) gören Watson o dakika hayatın sırrını çözmüş, Crick ile birlikte araştırmayı kadının bilgisi dışında yayınlayarak şan şöhret sahibi olmuşlardı. Özetle Franklin'in keşfini yürütmüşlerdi. Franklin'in fotoğrafa bakıp ne bulduğunu anlamadığı gibi bir sonuç da çıkıyordu. Rosalind Franklin, erkekler tarafından katakulliye getirilmiş kumpas kurbanı bir bilim kadını olarak tarihe geçti. 37 yaşında yumurtalık kanserinden ölmese belki hikayenin aslını Franklin kendisi anlatabilirdi. Rosalind Franklin Nitekim DNA keşfinin böyle gelişmediği yazılıyor şimdi. Belgeleriyle hikayenin başka bir versiyonu ortaya çıkıyor. Keşfin perde arkasını araştıran iki akademisyen Nature dergisinde yayınladıkları yazıda, Franklin'in bizzat araştırma ekibine dahil olup bulguları paylaştığını ve hırsızlığa kurban gitmediğini iddia ediyor. Yani işin içinde heyecan ve drama yok. Yazarlardan Matthew Cobb, Manchester Üniversitesi mensubu bir zoolog ve Francis Crick biyografisi üzerinde çalışıyor. Johns Hopkins Üniversitesi'nden tıp tarihi uzmanı Nathaniel Comfort ise James Watson'ın biyografisini yazıyor. Birlikte üniversite arşivleriyle diğer kaynaklarda çift sarmal sürecinin tarihçesi üzerine araştırma yapıyorlar. EVREKA ANI NASIL YAŞANDI Moleküler biyolog ve genetikçi James Watson ile Francis Crick'in keşfi de 25 Nisan 1953'de Nature dergisinde yayınlanmıştı; 70 yıl önce. O güne kadar kimsenin adını bilmediği iki genç akademisyen Cambridge Üniversitesi'nde çalışıyordu. Üniversite yakınındaki "The Eagle" adlı pub akademisyenlerle öğrencilerin uğrak yeriydi. Bilim konuşmaktan çok geyik çevrilen bir ortamdı ama 28 Şubat 1953 günü Watson aniden ayağa fırlayıp "Beyler, hayatın sırrını çözmüş bulunuyoruz" diye bağırmıştı. İşin resmiyet kazanması iki ay sürdü, DNA molekülünün yapısını deşifre eden çalışma 25 Nisan'da yayınlandı. O tarihte insan genetiğinin sırrını çözmek için bilim dünyasında kıyasıya bir yarış vardı. Biyolog, fizikçi ve kimyagerlerin aradığı şey, organizmanın içerdiği bütün bilgileri depolayıp bölünen hücrelere aktaran bir moleküldü. Watson ve Crick'in dünyaya tanıttığı DNA'nın bükülmüş ip merdiveni andıran çift sarmal yapısı, kopyalama mekanizmasını açıklıyor ve hayatın temelini oluşturuyordu. James Watson (solda) ve Francis Crick DNA yapısının keşfi dünyayı değiştirdi. Bu sayede yeni tarımsal üretim yöntemleri geliştirildi, adli tıpçıların DNA analizleri sayesinde suçlular bulundu. Tıpta devrim yaşandı; bu keşif olmasa bugün genetik hastalıkların, kanser veya romatizmanın kaynağını anlamak mümkün olmayacaktı. Pandemide mRNA bazlı korona aşılarını geliştirmek de imkansız olacaktı. Ancak Watson ile Crick ve Nobel'i paylaşan Maurice Wilkins'in başarısına gölge düşüren bir mesele vardı. Rivayete göre artık hayatta olmayan Rosalind Franklin (1958'de hayata veda eder) bu keşfin ardındaki esas kahramandı. DNA iplikçiklerinin tirbuşonu andıran yapısını röntgen ışınlarıyla yüksek çözünürlükte fotoğraflamayı başaran Franklin'in erkekler dünyası tarafından dışlandığına dair kitaplar, makaleler yazıldı. X ışınlarıyla atomlarla iyonları görüntüleyen Franklin'in çektiği 51'nci fotoğraf olduğu için "Fotoğraf 51" olarak ünlenen o kare, Watson ve Crick'in DNA modelini oluştururken kullandıkları temel kaynaktı. Popüler kültür aleminde hikaye iyice abartıldı. Yıllar sonra İngiliz gazeteci Anne Sayre, çift sarmal keşfinin ardındaki esas kadın olarak Rosalind Franklin'in biyografisini yazdı. Anna Ziegler'in bilim dünyasındaki hile ve desiseyi anlatan oyunu "Photograph 51" 2015'te Londra'da sahneye konuldu ve Rosalind rolünde Nicole Kidman karşımızdaydı. Nicole Kidman sahnede Rosalind Franklin rolünde James Watson'ın 1968'de yayınlanan "Çift Sarmal" kitabında Franklin'in çektiği fotoğrafı görünce bir evreka anı yaşadığını yazması da bir nevi itiraf olarak değerlendirildi. Watson'ın Franklin'den "Rosy, kılık kıyafetine dikkat etse daha alımlı olabilirdi" diye bahsetmesi ise kadının küçümsenip aşağılandığı görüşünü kuvvetlendirdi. Şimdi hikayenin perde arkasını kaleme alan araştırmacı yazarlara